BİR SOYGUN HİKAYESİ.



“Dinle Anadolu. Yitip giden 
senin hikayendir.”
Yusuf Yavuz

Yıl 1973.
O yıllar Datça dediğin yer gözden uzak, gönülden ırak bir belde.
Kuş uçmaz, kervan geçmez.
Bir kadın geliyor, Amerikalı.
Havalı mı, havalı.
Prof. Iris Cornelia Love.
Long Island Üniversitesi'nden.
Sözde arkeolog bu hanımefendi.
İlgisi yok, sanat tarihçisi aslında.
Ama elinde tapu gibi bir belge.
Ankara'dan almış.
Knidos'u kazacak.
Mübarek sanki dişi Indiana Jones.
Elde kazma kürek 20 kişilik bir ekiple girişiyor işe.
Vuruyor kazmayı.
Ne gözetleyen var, ne denetleyen.
Delik deşik ediyor güzelim Knidos'u.
Tıpkı bir köstebek gibi.
Parçalıyor mermerleri.
Bazen dinamit patlatıyor.
Uçuruyor lahitleri.
Sözde Çıplak Afrodit Heykeli'ni arıyorlar.
Ne gezer!.
Gizli gizli çıkarılıyor seramikler, heykeller, büstler.
Ve yurtdışına kaçırılıyor güzelim tarihi eserler.



Ankara uyuyor ama Datça köylüsü uyumaz.
"Bu Amerikalı kadın bir dolaplar çeviriyor" diyorlar.
Konuyu Yazıköy muhtarlığına iletiyorlar.
O dönemin Yazıköy muhtarı alemci adam.
İçkiye düşkün.
Hovarda.
Amerikalı kadın buluyor zayıf noktayı.
Bizim muhtarı içki masalarında alıyor kafa kola.
Gece körkütük sarhoş olana kadar içiriyor.
Muhtar gündüz uyuyor.
O uyurken Knidos'ta talan devam ediyor.
Aradan tam 4 yıl geçiyor.
Sene 1977.
Nihayet uyanıyor Ankara.
Nihayet el koyuyor Knidos'a.
Kazı belgesini iptal ediyor Amerikalı kadının.
Hemen ülkesine postalıyor.




Prof. Iris Cornelia Love ülkesine gönderildikten bir kaç yıl sonra bir başka Amerikalı geliyor Datça'ya.
Sıradan bir insan gibi.
Adı Richard Rosenberg.
Bugün Reşadiye'de Güllerdağı Çiftliği diye tanınan yerde geniş bir arazi alıyor.
Sonra hemen Türk vatandaşlığına başvuruyor.
Richard oluyor Reşat.
Zeytinciliğe başlıyor bizim Reşat.
Ülkesinde de "Olive Farm" isimli bir şirket kuruyor.
Oregon'da.
Datça'da ürettiği zeytin ve zeytinyağı ürünlerini yine "Olive Farm" markasıyla Amerika'ya kendi şirketine ihraç ediyor.
Her ay tırlarca ürün gidiyor Amerika'ya.
Köylü bu Amerikalı'dan da huylanıyor.
Bizim Reşat'ı ihbar ediyorlar.
Çiftliğe yapılan baskında onlarca tarihi eser bulunuyor.
Zeytinyağlarının arasına gizlenmiş, Amerika'ya gönderilmek üzere paketlenmiş.
Suçüstü yakalanan Reşat hemen tutuklanıyor, hapse atılıyor.
Reşat mahkemede ifadesinde suçunu kabul ediyor ancak asıl suçluların Türk çalışanlar olduğunu da söylüyor.
Bunun üzerine Reşat'ın yerli işbirlikçileri de tutuklanıyor.
Sonra Ankara'dan gelen bir emirle tutuksuz yargılanmak şartıyla serbest bırakılıyor.
Ve Reşat kayboluyor.
Nereye kaçtı, ne yaptı bilen yok.
Bir grup insana göre Reşat suçsuz, onu yanındakiler yaktı.
Bir kısmına göre Reşat elebaşı.
Iris Cornelia Love konusunda da insanlar ikiye bölünmüş durumda.
Bazıları Iris sayesinde çok şey öğrendiklerini söylüyor ve ekliyor.
"Kadın bize çok iyilik yaptı. Türkiye Iris'i suçlamak yerine tarihi eserlerine sahip çıksaydı!"
Hikaye böyle.
Knidos ise harabe.





Yorumlar

  1. "Delik deşik ediyor güzelim Knidos'u.
    Tıpkı bir köstebek gibi." Kalemine teşekkürler Sedat kardeşim

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

AHMET KAYA İLE FİKRET KIZILOK TAŞLAMASI

..VE O ANDA GÖKTEN BİR GEYİK DÜŞTÜ.

TÜRKİYE'NİN BİR NUMARALI KADINININ SIRLARLA DOLU YAŞAM ÖYKÜSÜ.