Kayıtlar

2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BUGÜN 25 ARALIK, TANRILARIN DOĞUM GÜNÜ

Resim
Evrenin ve insanın yaratılışının bir bütün olarak anlatıldığı en eski yazılı metin Sümerler 'in 6 bin yıllık “Enuma Eliş " isimli destanıdır. Enuma Eliş , "Bir zamanlar gökyüzünde" anlamına geliyor. Destan güneş sistemimizin, gezegenlerin ve tanrıların oluşumunu kozmik bir dille anlatıyor. Sümerler Tanrılarının gökten indiklerine inandı, onlara Anunnaki (gökten düşenler) dediler. Belki de bu yüzden insanoğlu binlerce yıl gökyüzü ile yakından ilgilendi.   Güneşin, ayın, gezegenlerin ve yıldızların  hareketlerini gözlemledi. Özellikle güneşe ayrı bir anlam yüklendi. Çünkü güneş ışıktı ve yaşamın ana kaynağıydı.  Her sabah yeniden doğandı. Güneş bir yıllık döngüsünde 21 Aralık tarihine kadar güneye hareket eder. 21 Aralık tarihi geldiğinde adeta durur ve kuzey yarım kürede en uzun geceye, güney yarım kürede ise en uzun gündüze neden olur. Bu durgunluk 3 gün sürer ve  24 Aralık 'a kadar devam eder. 25 Aralık 'a gelindiğinde ise güneş bu kez kuzeye doğru hareke

MEZAR TAŞINDAKİ ÖĞRETMEN

Resim
Tarih MS 120 'ydi. Aylardan kasımdı. Marmara Bölgesi çok şiddetli bir depremle sarsıldı. Özellikle Nikomedia (İzmit) büyük felaket yaşamıştı. Okullar, evler, tapınaklar yerle bir olmuştu. Yüzlerce ölü, çok daha fazla yaralı vardı. Felaketin boyutları o kadar büyüktü ki, sağ kalanların yaşamlarını sürdürmesi imkansız gibiydi. Roma İmparatoru Hadrianus bölgenin tekrar ayağa kalkması ve insanların ihtiyaçlarının karşılanması için para göndermese, belki de İzmit 'te hayat sona erecekti. Aradan yüzyıllar geçti. Bölgedeki kazılarda bir stel(mezar taşı) bulundu. Üzerinde bir kartal kabartması ve ayakta duran 3 insan figürü vardı. Ortada bir yetişkin, ellerini yanında duran iki çocuğun omuzlarına koymuştu. Bugün Louvre Müzesi ’nde sergilenen stelde antik Yunanca şöyle yazıyordu. "Diogenes oğlu Thrason bu taşı, oğulları olan 5 yaşındaki Deksiphanes ile 4 yaşındaki Thrason ve onları eğiten 25 yaşındaki Hermes için diktirdi. Hermes, depremin yıkıntıları arasında bile öğrencilerini

YATAĞAN'IN KÖPRÜSÜ, YÜREK YAKAR ÖYKÜSÜ

Resim
Eskiden Ahi Köyü idi adı. 44 'te Halikarnas Balıkçısı 'nın önerisiyle Yatağan oldu. Arkasına dayanan yüce dağdan esinlenmişti balıkçı. Sandalına da aynı ismi koymuştu; Yatağan . Milas 'ın bu güzel ilçesi binlerce yıllık bir kültür zenginliğine sahip. Anadolu 'nun köklü uygarlıklarından biri olan Karya 'nın başkenti Stratonikeia orada. Stratonikeia ölümsüz aşıkların kenti. Kentin kuruluş öyküsü turizm için bulunmaz bir nimet. Antik çağın birçok ünlü gladyatörünün mezarı orada. Stratonikeia 'nın kutsal alanı Lagina orada. Putperestliğin merkezi Hekate Tapınağı orada. Bugün dünyada 300 milyondan fazla putperestin zaman zaman ziyaret ettiği bir yer Yatağan. Milyonların sevgilisi  İngilizler 'in ünlü rock grubu Led Zeppelin 'in efsane parçaları   "Stairway to Heaven "ı Hekate için yazdığı biliniyor. Bitmedi. Kanuni Sultan Süleyman 'ın Rodos seferine çıkmadan önce namaz kıldığı Selçuklu camisi orada. Türkiye 'de arkeolojinin babası, i

SİYASİ EMELLER VE RANT UĞRUNA SELE KURBAN EDİLEN BİR BELDE

Resim
Bir zamanlar "Gevene" idi adı. Sonra Pazaryeri yaptılar. Kastamonu 'nun Abana ilçesine bağlı güzel bir köydü. Ezine Çayı 'nın yatağının yamaçlarına kurulmuştu. Evler kar girdi. Adından da anlaşılacağı gibi büyük bir pazarı vardı. Her hafta Perşembe günleri kurulan pazar bölgenin en bereketli, en hareketli alış veriş yeriydi. Çevre köylerde yetiştirilen meyva ve sebzeler bu pazarda alıcı bulurdu. Ayrıca her yıl Ağustos ayının son haftası 15 günlük bir panayır kurulurdu. Bu panayır da çok ünlüydü. Özellikle İstanbul, Ankara gibi büyük kentlerden gelen tüccar sınıfı buradan çok büyük miktarlarda sebze, meyva siparişi verir, ticari anlaşmalar yapardı. Hatta Mısır' dan gelip alış veriş yapanlar bile vardı. Köyün hemen yanında bir Rum mezarlığı bulunuyordu. Izmana, Aya, Zırma, Gerdiç, Narba, Hene, Mimir, Kilmes gibi yerleşimlerden gelen Rumlar bu mezarlıkta atalarına dua ederdi. Cumhuriyet sonrası devlet tarafından adı Bozkurt olarak değiştirilse de, halk eski is

YANGIN YERİNDE MERMERE KAZINMIŞ BİR MEKTUP

Resim
Manavgat yanıyor. Ege ve Akdeniz 'in çok yerinde olduğu gibi Manavgat alevler arasında. Köyler, mahalleler boşaltılıyor. İnsanlar evsiz kalıyor. Yüzlerce hayvan telef oldu. Koyunları yangının ortasında kalan bir köylü ağlayarak, çevresine sesleniyor. "Yardım edecek kimse yok mu?" Maalesef yok çünkü herkes can derdinde. Yedi vatandaşımız yanarak yaşama veda etti. Çok sayıda yaralı var. Ortalık cehennem gibi. Manavgatlılar diğer yangın mağdurları gibi devletten yardım bekliyor. *.   *.   * MS 260 'lı yıllardı. Pers baskısı, kuraklık ve artan nüfus nedeniyle Manavgat 'ta(Side) büyükbir kaos yaşanıyordu. Açlık tehlikesi ile karşı karşıyaydılar. Oysa tahıl üretiminde çok başarılıydılar. Ancak yetiştirdikleri  bu tahılın büyük kısmını Roma Ordusu 'na vergi olarak gönderiyorlardı. O yıl da bu vergiyi öderlerse aç kalacaklardı. Kenti yönetenler düşündüler, taşındılar ve son çare olarak dönemin Roma İmparatoru Publius Licinnius Gallienus 'a bir mektup göndermeyi

ALEVLER ARASINDA SÖMÜRÜNÜN İMDAT ÇANLARI

Resim
Onlar sanki esir kampındalar. Günde 24 saat çalıştırılıyorlar Haftada 6 gün. Gece yok, gündüz yok, uyku yok, dinlenme yok. Devlet fazla para harcamasın diye vardiya sistemi de yok. Bu yüzden haftada 144 , ayda 720 saat aralıksız çalışmak zorundalar. Oysa yasalara göre haftalık çalışma süresi 45 saati aşamaz. Ancak bu yasa onlara uygulanmıyor. Yine yasalara göre haftada 45 saatin üzerindeki çalışmalara fazla mesai ödenir ve  fazla mesai günde 3 saati geçemez.  Onlara bu yasa da uygulanmıyor. Günde 24 saat çalışmalarına ragmen  günlük sadece 3 saat fazla mesai ücreti alabiliyorlar. İşleri nedeniyle her an tetikte olmaları gerekiyor. Bir ihbar geldiğinde 3 dakika içinde hazır olmak zorundalar. Olamazlarsa cezalandırılıyorlar. İhbarın hangi saatte geldiği önemli değil, geceyarısı saat 3,4,5 farketmiyor, 3 dakika içinde tam teçhizat hazır duruma gelmeleri gerekiyor. Onlara günde bir öğün yemek parası ödeniyor. Diğer öğünler ceplerinden. Servis olmadığı için ulaşım giderleri de kendi

SİRİUS'UN LANETİ VE ORMAN YANGINLARI

Resim
Gece gökyüzüne baktığımızda gördüğümüz en parlak yıldızdır Sirius . Türkler Akyıldız der, Araplar Şir'a . Büyük Köpek Takımyıldızı 'nda yer alır. Hemen hemen tüm kültürlerde kutsanmıştır. Bazı bölgelerde Tanrı kabul edilmiş, bazılarında cehennemin bekçisi olarak benimsenmiştir. Binlerce yıldır Sirius kuzey yarım kürede Temmuz sonlarında doğar. Bu günlerde. Ve onun doğuşuyla birlikte aşırı sıcaklar ve yangınlar başlar. Romalılar bu döneme  Sirius 'un  Köpek Takımyıldızı' nda olması nedeniyle “ köpekyıldızının günleri ”  anlamını taşıyan  " Dies Caniculares ” adını verdiler. Yüzlerce yıl bugünlerde sıcaktan ve yangından kurtulabilmek için binlerce kahverengi köpek kurban ettiler. Ama  MS 64 'te böyle bir Temmuz sıcağında Roma 'nın o tarihi yangında kül olmasını önleyemediler. Tıpkı Efesliler 'in   M.Ö. 356 yılının 21 Temmuz unda, dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı 'nın tamamen yanmasını önleyemedikleri gibi. Sirius 'un Temmu

EGE KADINININ 2000 YILLIK TRAJEDİSİ

Resim
Yıl 1899 'du. Batı Anadolu bir dizi depremle sarsılıyordu. 20 Eylü l sabaha karşı en şiddetlisi yaşandı. Aydın ve Denizli 'de taş taş üstünde kalmamıştı. 3 bine yakın ölü vardı. Hükümet binaları, camiler yerle bir olmuştu. Osmanlı Hükümeti binaların ve camilerin onarımı için Tralleis Antik Kenti' nden taş çıkartılmasına karar verdi. Neyse ki, Hacı Halil Efendi isimli bir arkeoloji meraklısı kazıları denetleme insiyatifi almıştı. Onun gözetiminde tiyatro yakınında yapılan kazılarda 3 önemli eser çıktı. Bunlardan biri çok az hasar görmüş bir Karyati d'ti. Karyatid "Karyalı Kız" demekti. Saç örgüsüyle, elbisesiyle muhteşem bir heykeldi. 2000 yıl öncesinin Ege kadınını bugüne taşıyordu. Bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi 'nde sergilenen çok önemli eserlerden biri Karyatid heykeli . *.  *.  * Yunanistan 'ın başkenti Atina 'daki Akropolis 'i biliyorsunuz. Antik çağdan kalma bir mimarlık şahaseri. Akropolis 'teki Erekhtheion Tapınağı ’nın en

2000 YILLIK BİR MEKTUP GETİRDİ POSTACI

Resim
Sabah postacı kapımı iki kere çaldı. Açtım. Bir topar mektup getirmiş. Tam 67 tane. İnternet ve akıllı telefon çıkalı mektubu unutmuştuk. Bir hoşuma gitti ki, sormayın. Şöyle bir göz attım. Mektuplar 2000 yıl önce yazılmış. Latince üstelik. Espri yapmıyorum. 2000 yıllık mektup bunlar. Yazan Gaius Plinius Caecilius Secundus . Genç Plinius diye tanınıyor. Mektuplardan özellikle biri çok etkiledi beni. Bu topraklarla ilgili. Ve bugüne ders olacak nitelikte. Özellikle "Kanal İstanbul" diye tutturanlar için ibretlik.   *  *  *   Önce mektupları yazan  Gaius Plinius Caecilius Secundus 'u tanıyalım. MS 61 ve 113 yılları arasında yaşayan Romalı bir devlet adamıydı. Hukuk, maliye ve bayındırlık eğitimi almıştı. Entelektüel bir kişilikti ve Roma senatosunda saygındı. Ayrıca iyi bir edebiyatçıydı. MS 111 yılında İmparator Traianus   tarafından Küçük Asya’da Bithynia Eyaleti’ ne(İznik, Bursa, İzmit, İstanbul ) vali(proconsul) olarak atanmıştı. Plinius , bölgedeki mali usul

ÇİCEK DALDA, ARI BALDADIR ARTIK

Resim
Bahçede bir  Salvia Microphylla bitkisi var. Ülkemizde yavru adaçayı diye tanınıyor. Ya da Graham'ın adaçayı veya frenk üzümü adaçayı. Meksika kökenli. Iki yıl önce bitkiler konusunda adeta uzmanlaşmış, çok değer verdiğim bir abimin hediyesi. Geçen sene kaybettik maalesef. Anısı olduğu için gözüm gibi bakıyorum. Iki yılda çok boy attı, koyu kırmızı çicekleri patladıkça patladı. Bugünlerde tozlanma dönemi herhalde. Çünkü etrafa muhteşem bir koku salıyor. Bildiğimiz adaçayından daha keskin, daha baharatlı. Doğal olarak da arıları cezbediyor. Özellikle Avustraly a yerel arılarını. Sırtı mavi şeritli arıları. Bitkinin üstü adeta arı kaynıyor. Makro meraklısı bir fotoğrafsever olarak benim için bulunmaz nimet. Doğal stüdyo. Kaptım makinayı,ikisine odaklandım bugün. Iki çılgın mavi şeritli arıya. Çok haylazdılar. Fena yaramaz. Biri hangi çiceğe konsa, diğeri hemen onu rahatsız etti. Kamikaze gibi üstüne fırlayıp, çiceğin özünü emmesine izin vermedi. Oyun mu yaptılar, şakalaştılar mı,

UYKUSUZLUK GÖĞÜNDE BİR DOLUNAY

Resim
Bu gece dolunay gecesi. Ay tüm güzelliğiyle üstümüzde. Güzel uydumuz binlerce yıl ne çok kültürü etkiledi. Evreleri, parlaklığı, değişen rengi, konumu, yakınlığı onu Tanrıça yaptı. Çünkü doğurgandı. Yeni aydan dolunaya geçerken, sanki ana rahminde bir cenini simgeliyordu. Ege kıyılarında Selene dediler adına. Ay tanrıçası Selene . En sevdiği yer Bafa Gölü 'ydü. Onun döneminde o göl Ege denizine açılan bir körfezdi. Antik Herakleia kenti bu körfezde kurulmuş ve Karialılar Ay Tanrısı Selene 'yi kutsamıştı. Selene her gece Latmos dağlarından(Beşparmak) körfezi aydınlatırken, çoban Endymion' a gönlünü kaptırmış  ve bu aşk dillere pelesenk olmuştu. Körfez yüzlerce yıl  Menderes nehrinin selleri ve o sellerin getirdiği topraklarla denizden koptu. Ve bugünkü Bafa Gölü oluştu. Ama Herakleia kenti hala ayakta.  *  *  * Dolunayın izlerken günün son haberlerine takıldı gözüm. Rize ve Artvin' de sel felaketi yaşanıyor. Fındıklı ilçesinde dereler taştı, yollar ka