Kayıtlar

Aralık 9, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

CAN YÜCEL TÜRBESİ.

Resim
Ağustos sıcağıydı. Öğle saatleri. Güneşin altında pişen Eski Datça evlerinin taş cepheleri ısıyı her saat artırıyordu. Nem de öyle. O gün bir hayli turist doluydu sokaklar. Çoğunluk İstanbul ve Ankara 'dan. Genelde okumuş insanlar. Sabahtan beri müşteri ile ilgilenmiş, iyi hasılat elde etmişti. Öyle bir yoğunluk olmuştu ki, öğle yemeğini ayakta bir tostla idare etmek zorunda kalmıştı. Bir an rahatlayınca işlek caddedeki dükkanının önündeki bir gölgeliğe sandalyesini  attı. Orta şekerli kahvenin  yanında Bitlis tütününden sarma sigarasını yaktı. Sokaklardaki insanların hemen hepsinin elinde cep telefonu vardı. Kimi selfi çekiyor, kimi canlı yayın yapıyor, kimi de konuşuyordu. Gelen gideni izlerken, bir turist yaklaştı. "Can Dündar'ın evi nerede acaba?" Şaşırdı.   "Can Dündar'ın burada bir evi var da, ben mi bilmiyorum" diye düşündü önce. Ama sonra olayı anladı. "Can Yücel'in evi demek istiyorsunuz he