Zaman, her meyvenin olgunlaşmasını beklemez. Kimi meyveler vardır ki, en güzel halleri henüz hamken yaşanır. Çağla badem de böyle. Hayatın bize sunduğu ham güzelliklerden biri, sabır istemez, beklemek gerekmez. Topu topu 15-20 gün sürer bu şölen. Yedin yedin, yemedin önümüzdeki bahara.
Bu hali, en leziz hali. Tuzun içine batır, dişlerinin arasında katır kutur. Tazeliğin çıtırtısı kulaklarında yankılansın.
Datça yarımadasında bir ay önce patlayan badem çiçekleri, şimdi çağlalara dönüştü. Beyazdan yeşile geçen bir döngü… Doğanın hiç şaşmayan ritmi. Gökyüzü nasıl maviliğini bırakmazsa, toprak da bereketini eksik etmez. Ama insan gözü açtır. Doğa armağanlarını cömertçe sunarken, onun karşısında fırsatçılar bekler. Toptancı köylüden kilo kilo aldığını kat kat fazlasıyla büyük kentlerde gram gram satar.
Ama biz çağlanın fiyatına değil, felsefesine bakalım. Çağla badem, insanın doğayla kurduğu en eski dostluklardan biridir. Henüz tam olmadan, yeşilken, ekşiyken bile albenilidir. İçinde taşıdığı acımsı tat, hayatın kendisini hatırlatır. Her şeyin en tatlı anı, olgunlaşmadan az önce değil midir zaten? Güzelliği, geçiciliğinde saklıdır. Zaman akar, çağla büyür, içindeki badem olgunlaşır ve bir kabuğa saklanır. Sonra onu kırmak gerekir. Doğa, insanı her aşamasında sınar. Şimdi çağla yeme zamanı, ama bil ki çok geçmeden o da geride kalacak.
Çağla sadece bir meyve değil, bir öğreti. Sabretmeyi bilene, zamanın değerini hatırlatana, paylaşmayı öğretendir. Onun salatası, mezesi, böreği, yemeği olur. Hatta cacığı bile yapılır. Tıpkı hayat gibi, her halinden tat almak mümkündür. Yeter ki sen onu tanıyıp hakkını veresin.
Ve işte bir Ankara plakalı araba Ovabükü yollarında… İçinde dört kişi, çağla badem peşinde. Mesudiye’deki çağlalar henüz küçük, Palamutbükü’ndekiler ise tam yemelik. Köylü Ana, onlara bahçelere izinsiz dalmamaları gerektiğini söylerken, bir de mani patlatıyor:
"Dalda var iki çağla,
Biri sana, biri bana.
Bu çağlalar komşunun,
Helal etmez vallaha."
Bir çağla için bile helal-haramı gözeten bir kültürden, vicdanı para ile ölçen bir düzene… Ne çok şey değişti, değil mi? Ama doğa hâlâ bildiğini okuyor. Çağlalar büyüyor, çiçekler soluyor, mevsimler dönüyor. Önemli olan, hayatı ıskalamamak. Çünkü bazı lezzetler vardır ki, vakti geçince bir yıl daha beklemek gerekir.
Şimdi çağla zamanı… Kaçırma.