MAVİ SULARIN MİMOZA ÇİÇEĞİ
Bir yelkenli düşünün. Denizin en derin yerinde, bir adam var yelkenlinin içinde. Adam keşfe her daim açık, Ege ’ye aşık. Fırtınaya kapılıyor çok kez, “alabora olacak ”, “ battı batacak ” diyorsun “ bana mısın ” demiyor. Bir türlü kıyıya yanaşmıyor. Denizi öylesine seviyor ki, ondan ayrılamıyor. “Merhaba” diyor herkese, “Merhaba çocuklar, merhaba dünya, merhaba.” Selin Tekin böyle anlatıyor onu. Gerçekten " merhaba " demeyi çok severdi. Girdiği her insan topluluğuna, ağaçlara, çiceklere, havyanlara, doğaya gördüğü herşeye " merhaba " derdi. "Merhaba, rahat edin. Benden size kötülük gelmez’ demektir. Sonra, aklımızı işimizden ayırmamalıyız. ‘Günaydın’ mı diyeceğiz, ‘İyi akşamlar’ mı diyeceğiz, ‘Allahaısmarladık’ mı diyeceğiz? Düşünmeye, aklımızı meşgul etmeye gerek yoktur. Bunların yerine söyleriz merhabayı, olur biter… Bir şey daha var. Merhaba sözcüğü, eski harflerle yazıldığı zaman yelkene benzer. Belki bunun da etkisi vardır m