8 Aralık 2018 Cumartesi

AHMET KAYA İLE FİKRET KIZILOK TAŞLAMASI


Fikret Kızılok, Ahmet Kaya, Zülfü Livaneli.
Aynı dönemin müzisyeniydiler.
Halk türküleri yaktılar.
Sevda, barış, kardeşlik türküleri.
Besteleriyle, sözleriyle milyonlara ulaştılar.
Üçü de kendisini "solcu" olarak tanımlardı.
Fikret Kızılok, "Soldan doğdum, soldan uyandım, solda oturdum, insan olmanın haysiyetini solda buldum, hep solcu oldum, hep solcu kalacağım." derdi.
Ahmet Kaya ve Zülfü Livaneli de öyle.
Ama aralarında fikir ayrılıkları vardı.
Bir araya gelmezlerdi.
Gençken farklı frekanslardaydılar.
Fikret Kızılok ulusalcıydı.
Kemalist çizgideydi.
Diğerleri enternasyonal.
Daha marjinal.
Kamuoyuna yansımasa bile fikir ayrılıkları dost sohbetlerinden biliniyordu.

*. *. *

Fikret Kızılok 90'lı yıllarda ilginç bir şarkı yaptı.
Adı "Pişşt Barmen" di.Kızılok bu şarkıyı sarhoş seslendirmiş ve kendisine Mümtaz Soysal eşlik etmişti.
Şarkı, Zülfü Livaneli ve Ahmet Kaya'yı fena taşlıyordu.
"Pişt barmen
Sen de bizdensin.
Karlı kayın ormanında
Bisiklete binersin.
Başkaldırıyorum de..
Kaldır başını,
İndir kaşını.
Azgın demokrat..
Geceleri gökyüzünde,
Şairlerin önsözünde,
Sağdan vurup sol gözünde,
Parsa topla benim için."

Fikret Kızılok, "karlı kayın ormanında bisiklete binersin, parsa topla benim için" sözleriyle Zülfü Livaneli' ye, "Azgın demokrat, Şaşkın teokrat, başkaldırıyorum de" sözleri ile de Ahmet Kaya'ya ağır göndermelerde bulunmuştu.
Kızılok iki sanatçıyı da geçmişine karga olmakla eleştirmişti.


Zülfü Livaneli bu taşlamalara sessiz kaldı.
Ama Ahmet Kaya'nın yanıt vermesi uzun sürmedi.
Kaya, hemen "Entel Maganda" isimli bir şarkı yaptı.
Bu şarkı baştan sona Fikret Kızılok'a bir cevaptı.
"Piposu ağız kenarında, Bodrum'un entel barında,
Herkesi yargılamaktan kimse kalmamış yanında.
Konuşurken solcusun, yaşarken karambolcusun,
Oportunizme bulaşmış tipik bir orta yolcusun.
Bir Allahcı, bir kulcusun, bir davulcu, bir pulcusun.
Ne kadar inkar etsen de hem jigolo, hem dulcusun.
O yandasın, bu yandasın, hovardasın hep bardasın.
Artık rol yapmayı bırak,
sen bir entel magandasın."


Anadolu geleneğidir.
Ozanlar sazları ve sözleriyle birbirini taşlar.
Fikret Kızılok, Ahmet Kaya ve Zülfü Livaneli.
Anlaşamasalar bile fikirlerle tartıştılar.
Nota bestelediler.
Mürekkep akıttılar.
Müzikle atıştılar.
..Ve milyonların sevgilisi oldular.
Üçüne de saygıyla.

BİR ZAMANLAR FİLİSTİN


Tarih 5 Haziran 1967'di.
İsrail devleti Arap ülkelerine savaş açmış, Filistin'i kuşatmıştı.
Emperyaller İsrail'in arkasındaydı.
Dünya'da sosyalistler hariç kimsenin sesi çıkmıyordu..
Türkiye'deki devrimci gençler de buna kayıtsız kalmadı.
Hemen toplandılar, ortak bir bildiri yayınladılar.
"Bu sa­vaş, yok­sul Arap ülke­le­ri­nin sal­dır­gan İs­ra­il'­e kar­şı yap­tı­ğı ba­ğım­sız­lık sa­va­şı­dır. Bu sa­va­şın kı­sa za­man­da ba­rı­şa ulaş­ma­sı, hak­lı­la­rın sal­dır­gan­lar karşı­sın­da hak­la­rı­nı el­de et­me­si­ne bağ­lı­dır. Bu sa­vaşın uza­ma­sı, Or­ta­do­ğu ül­ke­le­ri­nin de­ğil, pet­rol sö­mü­rü­sü­nü sür­dür­mek is­teyen ve iki ta­ra­fa da si­lah sa­tan em­per­ya­list­le­rin ya­ra­rı­na­dır. Bu nedenle Tür­kiye'de­ki üs ve te­sis­ler, Arap ül­ke­le­ri­ne kar­şı kul­lanıl­ma­ma­lı­dır.”
Devrimci gençler bununla da kalmadı.
Akın akın Filistin halkının yardımına koştular.
El Fetih saflarında işgalci İsrail ordusuna karşı savaştılar.
Gidenler Türkiye İşçi Partisi üyeleriydi.
18-19 yaşında gençler Arap ulusunun bağımsızlığı için can verdiler.
Mustafa Çelik, Abdülkadir Yaşargün ve niceleri.
Filistin topraklarında İsrail askerinin kurşunuyla öldüler.

*. *. *

İki yıl sonrası.
1969'du.
Yine yaz ayları.
Türkiye'den Filistin'e akın sürüyordu.
Devletin yanındaki sağcı müslüman kesim İsrail zulmune sesini çıkarmazken, solcular ezilen Araplar'ın yanındaydı.
De­niz Gez­miş, Erim Sü­er­kan, Fa­dıl Ha­san, Ci­han Alp­te­kin, Ömer Erim, Kuy­dul Tu­ran, Yu­suf Kü­pe­li­ gibi onlarca genç Amman'da Fi­lis­tin De­mok­ra­tik Halk Kur­tu­luş Cep­he­si'ne katıldılar.
Onların ardından Hü­se­yin İnan ve Yu­suf Aslan gibi 3 bine yakın genç soluğu Filistin'de aldı.
Çoğu eğitimden sonra kaldı, savaştı.
Bazıları öldü, bazıları yaralandı, bazıları esir düştü.
Faik Bulut esir düşenlerden biriydi.
Sekiz yıla yakın İsrail zindanlarında yattı.
Onun şu sözleri hiç unutulmadı.
"Bizler Filistin halkı için savaşırken, müslüman çevreler bize terörist diyordu.. Hamas kurulana kadar Filistin umurlarında bile değildi."


Ülkeye geri dönenlerin bazıları jandarma tarafından yakalandı.
Aralarında Hüseyin İnan da vardı.
Diyarbakır cezaevinde ağır işkence gördüler.
O günlerin merkez medyası gençlerin tutuklanmasını, "Di­yar­ba­kır Tıp Fa­kül­te­si'ne sabo­taj yap­mak isteyen teröristler ya­ka­landı." diye duyurdu.
Manşetler kin kusuyordu.
"Teröristler Diyarbakır'ı kan gölüne çevirecekti!"
Medyanın yalan manşetleri üzerine Diyarbakır cezaevindeki gençler bir açıklama yapmak zorunda kaldı.
"Öncelikle Tür­ki­ye halk­la­rı­na şu nok­ta­yı ke­sin­lik­le açık­la­mak is­te­riz: Bi­zim şura­yı ya da bu­ra­yı bom­ba­la­ya­ca­ğı­mız, sa­bo­taj ya­paca­ğı­mız id­di­ala­rı ya­landır, ka­sıt­lı­dır, ter­tip­tir..
Bu man­şet­ler iş­bir­lik­çi iktidar yet­ki­li­le­ri­nin ve polisin ka­mu­oyun­da­ki maksatlı, asıl­sız suçlamala­rı, ter­tip­le­ri­dir. Hiç şüp­he yok­tur ki, bu tertip­ler de di­ğer­le­ri gi­bi er geç if­las ede­cek­tir..
Gün­ler­ce sü­ren iş­ken­ce­ler ve in­san­lık dı­şı uy­gu­la­malar, ad­li ma­kam­la­ra ‘tah­kika­tı de­rin­leş­ti­ri­yo­ru­z' şek­lin­de yan­sı­tıl­dı. Bü­tün bun­lar, al­tı gün­lük iş­ken­ce, bin­ler­ce cop, so­pa, kü­für ve sa­yı­sız ifa­de­ler, iş­bir­lik­çi­le­rin ve or­tak­la­rı­nın çıkar­la­rı­nı ko­ru­mak için­di.
Biz, dün­ya halk­la­rı­nın baş be­la­sı em­per­ya­liz­me kar­şı çar­pı­şan Or­ta­do­ğu halk­la­rı­nın hak­lı mü­ca­de­le­si­ni des­tek­le­mek için Fi­lis­ti­n'­e git­tik. Ama­cı­mız bir ta­raftan Arap halk­la­rı­nın kurtu­lu­şu­nu des­tek­le­mek, diğer ta­raf­tan Tür­ki­ye­li devrimci­ler ola­rak bi­ze dü­şen gö­rev­le­rin bir kıs­mı­nı ye­ri­ne ge­tir­mek­ti.” 

*. *. *

O yıllarda İsrail'e gidenler arasında ilginç biri de vardı.
Adı; Sa­be­tay Va­ro­l‘­du.
Türk yahudisi bir sosyalistti.
Müslüman Filistinliler'i ezen İsrail devletine karşı savaştı.
"Zulüm bizdense ben bizden değilim" diyenlerdendi.
Çünkü onun için dil, din, ırk, renk ayrımı yoktu.
Sadece "ezen ile ezilen" vardı.
Ezilenin yanında olmayan da dilsiz şeytandı.

*. *. *

Nereden nereye.
Filistin'in bugünleri o günlerde yazıldı.
Türkiye dahil bu coğrafyada binlerce genç Amerikan ve İsrail Emperyalizminin ortadoğuya hakim olması için öldürüldü.
Katiller onların işbirlikçisi iktidarlardı.
Ve seslerini çıkarmayan milyonlar.
Şimdi Amerika ve İsrail bu topraklarda cirit atıyor.
Onlar zulüm kusuyor.
Filistinliler gözyaşı döküyor.
Bizimkiler de tekbir çekip, İsrail bayrağı yakmakla uğraşıyor.

Öne çıkan

PİYANOLARI DA ZİNCİRE VURURLAR

Bir piyanoyu neden susturmak ister bir rejim? Bu sorunun cevabı, sadece müzikte değil, müziğin taşıdığı anlamda gizli. Çünkü b...