Kayıtlar

Kasım, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SİYAH BİR GÜL VE DEV GİBİ BİR İSYAN

Resim
Hayır. Basit bir sözcük gibi görünüyor aslında. Oysa öyle değil. Hayır binlerce "evet" ten öte bir kelime. Herkes "hayır" diyemez. Çünkü " hayır" demesini bilmeyen insan özgür değildir. Güçsüzdür. Güçsüz insanın "evet" demesinin de aslında pek bir anlamı yoktur. Bazen bir "hayır" sözü devrim yaratır. Zaten dünya tarihindeki tüm devrimler "hayır" diyebilenlerin eseridir. Yıl 1955' ti. 64 yıl önce bugün. Aralık ayının ilk günü. Amerika' da Alabama ’nın merkezi Montgomery ’de 42 yaşında siyah bir kadın "hayır" dedi. Sadece "hayır" Yer yerinden oynadı. Sonrası devrim oldu. Adı Rosa Lee Parks 'tı. Bir konfeksiyon atolyesinde terzi olarak çalışıyordu. O gün iş bitimi yorgun vaziyette atölyeden çıktı. Evine gitmek için belediye otobüsüne bindi ve siyahlara ayrılan koltukların en önüne oturdu. O yıllarda toplu taşıma araçlarında siyahlarla beyazları

ŞÜKRAN GÜNÜ DEĞİL UTANÇ GÜNÜ

Resim
Yıl 1620 'ydi. Britanya çok çalkantılı bir dönemden geçiyordu. Dini, siyasi ve ekonomik baskılar ötekileştirilenleri canından bezdirmişti. Özellikle İskoçyalı protestanlar için ada artık yaşanamaz durumdaydı. 102 İskoçyalı önce Hollanda 'ya sığındı. Sonra Mayf Flowe r isimli bir gemiyle Amerika 'ya gittiler. İskoçyalı göçmenler 1621 yılında soğuk bir kış günü bugünkü Boston şehri yakınlarındaki bir  bölgeye çıktılar.  New England dedikleri bu topraklarda  “Plymouth Kolonisi” ni kurdular. Oysa bu topraklar Wampanoag kızılderililerine aitti. Wampanoaglar iyi niyetli, barışcı ve misafirperverdi. Şefleri  Massoit ’ti. Aylar süren yolculuk sonrası aç kalan ve yorgun düşen İskoçyalılar'ı dostça karşıladılar. Onlara mısır, hindi ve pekmeze benzer maple şerbeti verdiler. Kendi gelenekleri olan kış festivalini birlikte kutladılar. Kızılderili inancında festivaller büyük ruha şükür etmek için düzenlenirdi. Tohum atma festivali, çilek

PHOKAIA'NİN KÜLLERİ.

Resim
MÖ.6.Yüzyıldı. İzmir 'in kuzeyinde şirin bir İon kentiydi, Phokaia. Bugünkü Foça. İsmini Akdeniz foklarından alıyordu. Çünkü Akdeniz fokları Phokaia sularında yuvalanıyordu. Phokaialılar denizci insanlardı. Hem de çok iyi denizci. Sağlam gemiler yapabiliyor, uzun yolculuklara çıkabiliyorlardı. Deniz ticaretiyle ünlüydüler. Bir gün bir düşman dayandı, kapılarına. Persler. İstilaya geldiler. Kendilerinden çok kalabalık ve güçlüydüler. Artık Phokaia 'da kalamazlardı. Ya köle olacaklar, ya özgürlüğe kaçacaklardı. Bir seher vakti yelkenleri fora yaptılar. Günlerce haftalarca Akdeniz'i turladılar. Yeni bir yurt aradılar. Sonunda bugünkü Fransa 'nın Cote d'Azur (gök mavisi) bölgesinde karaya çıktılar ve Avrupa'nın en eski kentini kurdular. Massilia. Bugünkü Marsilya. *.  *.  * Aradan 2600 yıl geçti.. Marsilya bugün Akdeniz 'in en büyük ticari limanlarından birine sahip.. Fransa 'nın Paris 'ten sonra ikinci büyük yerleşimi. Avrupa 'nın kültür merk

ANGUT

Resim
ANGUT"An gut adamın biri" derler sevmediklerine. Ya da "Angut gibi bakma" derler, aptal demek istediklerine. Angut sözü hakarettir toplumda. Aşağılamak için kullanılır. "Vay angut vay." "Angut'a bak." Bir bakıma salak demektir. Eski Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek , dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan için " O bir anguttur " demişti. Mahkemelik oldu. Erdoğan önce 100 bin lira manevi tazminat istedi, sonra davayı geri çekti. *.   *.    * Oysa Angut dünyanın en sevgi dolu canlısı. Bir kuş cinsi. Ördekgillerden. Tek eşli Eşine çok sadık. Erkek olsun, dişi olsun Angut Kuşu eşine ihanet etmez. Eşi ölürse üzüntüye boğulur. Saatlerce, hatta günlerce gözlerini ölen eşinden ayırmaz. Yanına yırtıcılar, avcılar gelse bile kıpırdamaz. Gözlerini kırpmaz, başka yere çevirmez.. Angut Kuşu aşkın ve sevginin kanatlarıdır. *.   *.   * İnsanoğlu gerçekten bir garip değil mi? Angut gibi sevgi dolu bir kuşun ismini aşağılamak için neden kull

AYVAYI YEDİK ABİ...

Resim
Keos (Kos) Adası'nın en yakışıklı delikanlısıydı, Akontios . Bekardı. Genç kızlar peşindeydi. Ama o aradığı güzeli henüz bulamamıştı. Artemis şenliklerini izlemek için Delos Adas ı'na gitti. Delos , Santorini 'nin hemen yanında ilahların yaşadığı bir adaydı. Tapınakları, heykelleri, tiyatroları vardı. Genelde zenginler yaşardı. Akontios Delos'ta güzeller güzeli Kydippe 'ye rastladı. O an vuruldu. Aşık oldu. Ama Kydippe Delos 'un en soylu ailesinin kızıydı. Akontios soylu değildi. Asla Kydippe 'yi kendisine vermezlerdi. Düşündü taşındı, bir hileye başvurdu. Hem Kydippe 'yi, hem Tanrıça Artemis 'i kandıracaktı. Bir ayva aldı, üzerine iri iri yazdı. " Artemis tapınağı üzerine ant içiyorum ki ben Akontios'a varacağım!" Sonra Kydippe tapınakta dua ederken, ayvayı attı, bağırdı. "Oku." Kydippe ayvayı tuttu. Antik çağda yazılar yüksek sesle okunurdu.. O da herkesin duyacağı ş

6 BİN YIL ÖNCE 6 BİN YIL SONRA ÖĞRETMEN

Resim
1940’ lı yıllardı. Dünyanın en tanınmış Sümerologu Samuel Noah Kramer , İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde bir Sümer tabletinde bir öğretmen ile öğrencisinin hikayesini buldu.. MÖ 3200 yılına ait çivi yazısı bir okul günlüğü gibiydi. Tablette yazılanlar derslerine çalışmadığı için okuldan atılan bir çocuğun olayı babasına anlatması ve babanın da öğretmeni eve çağırmasıyla ilgiliydi. Çivi yazısında şöyle deniliyordu. " Öğretmen okuldan getirildi ve evde baş köşeye oturtuldu. Öğrenci ona hürmet etti, hizmette bulundu ve yazma sanatı hakkında öğrendiği her şeyi babasına bir bir saydı... Babası öğretmene şarap ikram etti, ziyafet verdi, yeni giysilerle donattı, bir yüzük armağan etti." Bu ilgi ve cömertlik karşısında çok mutlu olan öğretmen, öğrenciden ders çalışması için söz aldı ve onu affetti.  Sonra öğretmen şiirsel sözcüklerle gözü yükseklerde olan öğrencisine şunları söyledi “Delikanlı, sözlerimi tuttuğun, kulak ardı etmediğin için, yazmanlık sanatının

ZEYTİN AĞACI İLE KARAÇALI'NIN HİKAYESİ.

Resim
Geçtiğimiz kış çok yağışlı geçmişti ya. Bu sene zeytin verdikçe, verdi. Dallardan bereket fışkırıyor. Bugünler zeytin toplama günleri. Datça kırsalında hemen hemen herkes zeytin silkmede. İnsanlar sabah erkenden kalkıyor, yiyeceklerini yanlarına alıp zeytine koşuyor. Dağ taş heryerde zeytin hasadı var. Ürün o kadar çok ki, bu hasat bir iki ay sürecek gibi. Toplanan zeytinler hemen yağhanelere götürüp sıkılıyor. Sonra. Toptancılar üreticiden yağı ucuza alıp, marketler de iki, üç katına satıyor. Üretici değil yine aracı kazanıyor. Kaybeden ise tüketici. Ve zeytin ülkesinde insanlar zeytinyağını pahalıya almak zorunda. Peki niye? Niyesi birazdan. Zeytin bu coğrafyada o kadar kutsal, o kadar değerli ki. İnsanoğlu'nun tarihi kadar eski bir geçmişi var. Ya da bir başka değişle, insanlık zeytinle başlıyor aslında, Efsaneye göre Adem , 930 yaşındayken öleceğini hisseder ve Tanrı’dan kendisini ve tüm insanlığı bağışlamasını dilemeye karar ver

BOKTAN BİR HİKAYE

Resim
Bugün Dünya Tuvalet Günü imiş. Artık herşeyin bir günü var. Kenef Günü. Hela Günü. Ya da DefiHacet Günü.. O zaman boktan bir hikayeye ne dersiniz? *.  *. * İnsanoğlu varolduğu günden beri boşaltım sistemi için yer aramış durmuş. Bilim adamları, mimarlar, aydınlar yıllarca uğraşmış. Ne yapsak, ne etsek de, dağlara taşlara sıçmasak! Sonunda bulmuşlar. Tuvalet. Alafrangası var. Alaturkası var. Bir de pisuvar. İster ayakta. İster oturarak. Seç, beğen, al. Biz farklı isimler vermişiz tuvalete. WC. Kenef. Hela. Abdesthane. Ayakyolu. Ve de 100 Numara. Hepsini anladık da. Bu yüz numara ne alaka. Neden tuvalet 100 Numara?. Gelin tuvaletin kısa tarihine biraz göz atalım. *.  -*.   * İlk insanın ihtiyacını hayvanlar gibi çalı çırpının arasında gidermesinden binlerce yıl sonra Sümerliler oturarak defihacet yapmayı keşfetmiş. Sonra Mısır ve Hindistan' da yaşayanlar. İhtiyaçlarını gördükten sonra oturağa düşenleri uz