Kayıtlar

Mayıs 6, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ANNELER GÜNÜNÜ DOĞURUP, ANNELER GÜNÜNÜ ÖLDÜRMEK İSTEYEN ANNE.

Resim
Bir Anneler Günü hikayesi Adı Anna Jarvis ’ti. 1864 ’te doğmuştu. 13 çocuklu bir ailenin 10’ncu evladıydı. Annesi Ann Maria bir öğretmendi.. Savaş karşıtı bir aktivistti.. Amerikan iç savaşında ölen askerlerin anneleri için toplantılar düzenliyor, onları örgütlüyordu. Anna annesini hayranlıkla izliyordu. Ama ona yeterli desteği veremiyordu. Hatta bazen ileri gidiyor diye onunla ters düşüyordu. Yıllar su gibi aktı. 41 yaşında annesini kaybetti. 1905 yılının mayıs ayının ikinci pazarında. Yıkıldı. Acısını yüreğine gömüp, annesini anmak için bir şeyler yapması gerektiğine karar verdi. Bir yıl sonra mayıs ayının ikinci pazarında annesinin 20 yıl öğretmenlik yaptığı kiliseye  500’e yakın anne ve çocuğu davet etti. Toplantının adı “Anneler Günü” ydü. Katılanlara annesinin en sevdiği çiçeği, beyaz karanfil dağıttı.. Ardından senatörlere, etkili isimlere bugünün “Anneler Günü” olarak ilan edilmesi için mektup  yazdı. Kamuoyu oluşturdu. Amerika Temsilciler Meclisi bu tarz özel gün

BİR FESTİVALDEN DAHA FAZLASI..

Resim
Geçtiğimiz Cuma günü Datça pazar yerindeyiz. Can Yücel Kültür Sanat Festivali ’nin afişlerini asacağız. Cengizhan Güngör, Ferhan Umruk, Ekrem Sami Kızıltan, Turan Yıldız ve ben. Tam Hızırşah Piknik Alanındaki etkinlikle ilgili afişi asarken, bir pazarcı geldi yanımıza. 55-60 yaşlarında. Adı Mustafa. Atadan Batırlı. Hızırşahlı yani. Afişe dikkatli dikkatli baktı ve başladı sohbete. - Bizim burada festival yapıyormuşsunuz. Tolga Çandar geliyormuş. -Evet. - Ama piknik alanında su yok. İsterseniz ben bir tanker içme suyu gönderirim. -Biz su sorununu çözmeye çalışıyoruz, eğer çözemezsek size söyleriz. Peki, bir tanker suyun ücreti ne kadar? - Suyun ücreti mi olur?  Siz bizim köyde festival yapacaksınız, sizden bir de su parası mı alacağım. İmeceye benim katkım da bu olsun. *.  *.  * Dün akşam saatlerinde telefonum çaldı. Bilmediğim bir numara. Genel de açmam ama bunu açtım. İyi ki de açmışım.  Kibar bir ses. “Sedat Bey merhaba. Ben Oğuz Bo