Kayıtlar

Şubat, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BİR SOĞUK YEL ESER.

Resim
1943 yılının soğuk bir kış günüydü. Şubat'ın 11'iydi. Bosna 'nın Bosanska Krupa kentinde bir hangarın önünde kurulmuştu idam sehpası. Sabahın erken saatleriydi. Halkın meraklı bakışları arasında Nazi askerleri göründü sokak başında. Bir kız çocuğunu getiriyorlardı, ölüm sehpasına. Henüz 17 yaşında bir kız çocuğunu. Buz kesmişti ortalık. Öyle ki, kentin içinden geçen Una nehri bile donmuştu. Çocuğun elleri elektrik kablosuyla bağlıydı. İşkencelerden yüzü, gözü morarmıştı. Yorgun, bitkin ama gururluydu. Naziler soğuktan titrerken, o başı dik yürüyordu son durağına. Üstelik ayakkabıları yoktu. Çoraplarıyla çıktı idam sehpasına. Nazi Albayı Smithuber sordu. "Sığınakların, silahların yerini söyle, seni bağışlayayım." "Hayır" dedi, 17 yaşındaki kız çocuğu, "hayır." Albay yine sordu. "Liderinizin, işbirlikçilerin ismini verirsen, seni bağışlarım?" Yine "hayır" dedi çocuk. Ve ekledi. "Çok merak etmeyin, yerlerini sorduğu

YILDIZLARIN ALTINDA

Resim
Dün gece hava kapalı da olsa, zaman zaman yıldızlar parlıyordu bulutların arasında. Büyük Ayı Takım Yıldızı. Büyük kepçe. Yedi ışık kümesi. Yedi parlayan yıldız. *. *. * Yedi kız kardeştiler. Yedisi de güzel, sevimli, neşeliydi. Bakireydiler. Bir gün köylerinin uzağındaki bir ormanda dolaşmaya çıktılar. Çicek toplayıp, şarkılar söylüyorlardı. Bir anda bir boz ayı çıktı karşılarına. İri ve heybetli. Pençeleri dev gibi. Kızlar kaçtı, ayı kovaladı. Kızlar çareyi bir ağaca tırmanmakta buldu. Ancak, ayı da pençeleriyle ağaca tırmanmaya başladı. Kızlar korku ve panik içinde büyük ruha (Wakan Tanka) yalvardılar. Wakan Tanka seslerini duydu çaresizlerin. Ağacı yükseltti, yükseltti ve sonunda kızları gökyüzünde yanına aldı. Yedi yıldız yaptı. Ve Büyük Ayı dediğimiz takım yıldızı böyle oluştu. Kızılderili Kiowa kabilesinin binlerce yıllık bir efsanesidir bu. Şamanlar binlerce yıl böyle anlattılar torunlarına Büyük Ayı Takım Yıldızı'nın öyküsünü. Kızılderililer Amerika 'nın W

BADEM AĞACI İLE ARININ ÖYKÜSÜ

Resim
Hikaye bu ya. Badem ağacı dedi ki arıya; "Neyi paylaşamıyoruz ki, şu üç günlük dünyada. Al çiceklerimin özünü, Al götür, bal yap yavrularına." Arı teşekkür etti, badem ağacına. Ve dedi ki; "Bu cömertliğin karşısında, ben de senin polenlerini karşı tarladaki ağaçlara taşıyacağım. Neslin çoğalacak buralarda." *.  *. * Bir şaman öğretisi şöyle der. “Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz. Nehirler kendi suyunu içemez. Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez. Güneş kendisi için ısıtmaz. Ay kendisi için parlamaz. Çiçekler kendileri için kokmaz. Toprak kendisi için doğurmaz. Rüzgar kendisi için esmez. Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz.” Doğanın anayasasında ilk madde budur. Herşey birbiri için yaşar.. Birbiri için yaşamak, doğanın kanunudur. Bunu bir anlayabilse insanoğlu.

GÖKOVA'DA YASA TANIMAZ BİR OTEL VE İBRETLİK BİR KARAR

Resim
"Kocaman bir tablo yapmışlar Sakar'dan aşağı atmışlar  Öptüm başıma kodum Kaldırıp astım duvara  Bakınca dilim tutuldu  Gökova'yı gördükten sonra  Daha bir sevdim yurdumu." Ali Yüce "Yolkesen" şiirinde böyle anlatmıştı Gökova 'yı. Gerçekten de öyle. Sakar' dan ilk baktığınızda, yer mi gökte, gök mü yerde anlayamazsınız. Yer gök birbirine girmiştir adeta. Karşınızda muhteşem bir tablo. Yeşilden yeşil çam ormanları, bir dantel gibi işlenmiş koylar, mavinin mavisi bir deniz, dağlar, ovalar, bulutlar. İşte bunun için demişti Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı , o tarihe geçen sözü. "Roma'yı gör de öl derler, Gökova'yı gör de yaşa a canım." Peki yaşıyor muyuz? Gökova 'nın nadide köşelerinden Akyaka' da bir otel. Elif Hanım Butik Otel . Kadın Azmağı 'nın hemen yanında. 36 odalı. Havalı mı havalı. Luxury Travel Guide 'e göre Avrupa ’nın en farklı lüks butik