CAHİT AMCANIN KEÇİLERİ
Köyümüzde bir Cahit amcamız var. Güler yüzlü, espirili, hayli yaşlı. Yılların yorgunluğuna rağmen her sabah keçilerini dağa bırakır, güneş batarken gidip alır. Kilometrelerce yol, tınlamaz. Keçiler önde, o arkada. Çok sever keçilerini Cahit Amca, çocukları gibi adeta. Bir de sütlerinden biraz bizlere verse. Nafile. Damla vermez, hepsi kendine. Ah o keçiler. Ne sevimli, ne faydalı canlılar. Onlar olmasaydı, her sabah keyifle içtiğimiz kahveyi belki keşfedemeyecektik. Keçi deyip geçmeyin. Eti de, sütü de, derisi de hem faydalı, hem değerli. Ayrıca pisliği de. Düşünsenize, keçi gübresinin kilosu yaklaşık 3 lira. Çuvalla alırsan, 70 lira. Millet bahçesine keçi boku alabilmek için birbiriyle yarışıyor. Ama ne ilginç değil mi? İnsanoğluna bu kadar yararı olan bir canlı yüzlerce yıl günah kavramı ile eş tutuldu. Antik çağdan bu yana dünyanın hemen hemen tüm kültürlerinde bir deyim var mesela. "Günah Keçisi." İngilizler Scapegoat diyor, Almanlar Sündenbock, İspanyollar Chivo Expiator