Kayıtlar

Temmuz, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

TARİHİN AKIŞINI DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞAN DATÇALI'NIN HİKAYESİ

Resim
Bir resim. Yer Knidos. Tarih 1859. Bir Roma mezarının üzerinde üç adam oturuyor. En önde siyah ceketli, sakallı olan İngiliz   arkeolog   Sir Charles Thomas Newton . Diğer  ikisi de büyük olasılıkla onun ekibinde çalışan Birleşik Krallık Donanması 'na bağlı askerler. Birazdan bu mezarı kazıp askeri gemiye yükleyecekler. Anadolu 'nun eserlerini Londra' ya götürecekler. Gidenler sadece mermer lahitler,  sütunlar değil. Bu toprağın öyküleri, hikayeleri, yaşanmışlıkları. Bu resim o kadar çok şey anlatıyor ki. *.  *.  *  Yıl  MÖ 44 'tü. Günlerden  15 Mart . Roma Senatosu   tarihe geçen en önemli olayına tanık oluyordu. Birazdan İmparator Sezar salona girecek ve o heybetli konuşmasını yapacaktı. Sezar'ın gireceği kapının önü tıklım tıklımdı. Bir adam imparatora yaklaşmak için yoğun çaba içindeydi. Elinde küçük bir kağıda yazdığı notu iletmeye çalışıyordu. Uzun uğraşlardan sonra, itiş kakışla Sezar 'ın yanına yaklaşmayı

RAMAZAN PİDESİNİN KOKUSUNA HASRET GİTTİLER

Resim
Tarihler 1955 ’i gösteriyordu. Eylül’ün 6’sı. Akşam saatleri. Fener Balat ’ta Zehra Hanım bütün Rum komşularını uyarmaya başladı. “Evinize kapanın, ışıkları yakın ve mümkünse pencerelerinize Türk bayrağı asın.” Rumlar şaşkındı. Ne olduğunu, ne olacağını anlamamıştı. Bazıları Zehra hamını dinledi. Evine çekildi, lambayı yaktı, penceresine Türk bayrağı astı. Bazıları ise oralı bile olmadı. Bir iki saat sonra mahalleyi eli sopalı adamlar bastı. Sopalar tek tornadan çıkmıştı. İstanbul ’un diğer semtleri Beyoğlu, Kurtuluş, Şişli, Nişantaşı, Eminönü, Fatih, Eyüp, Bakırköy, Yeşilköy, Ortaköy, Arnavutköy, Bebek Moda, Kadıköy, Kuzguncuk, Çengelköy gibi Balat da devlet destekli milisler tarafından basılmıştı. Bağırıyorlardı. “Türkiye Türklerindir.” “Gavurlar defolun.” *.  *.  * Kin ve nefret dolu kalabalık sokakta gördüğü Rum’u, yahudiyi, her azınlığı dövüyor, ışığı yanmayan evi taşlıyordu. Ellerinde benzin şişeleri vardı. Azınlıkların önce ca

PEPUK KUŞLARININ HİKAYESİ

Resim
Baharın gelmesiyle Munzur 'da kengerler yerden bitmeye başlar. Kenger papatyagillerden dikenli bir ottur. Yemeği, sakızı, kahvesi yapılır. Kengerlerin yeşermesiyle de  Pepuk  kuşları acı acı ötmeye başlar. Pepuk kuşu , guguk kuşudur. Acı acı ötmesinin elbet bir nedeni vardır. *. *. * İki kardeştiler. Biri kız, biri erkek. Abla kardeş. Yaşları daha 15 bile değildi. Anneleri öldü. Babaları başka bir kadınla evlendi. Üvey anne iki kardeşi hergün çalıştırıyor, dövüyor, kötü davranıyordu. Bir bahar sabahı Munzur 'a sürdü onları. 'Gidin, kenger toplayın, gelin' dedi. Sonra da ekledi. 'Toplamazsanız dayak var!' İki kardeş tırmandı Munzur 'a. Topladılar kengerleri. Çuvalı erkek kardeş sırtladı. Hava kararmadan dönüşe geçtiler. Abla birara çuvaldan şüphelendi. 'Dur' dedi kardeşine.. Açtı çuvala baktı, içinde hiç kenger yok. 'Eyvah' dedi, 'üvey anne dövecek.' Sonra kardeşine bağırdı. 'Sen yedin kengerleri.' Kardeş yemin etti.. '

KANLI AY VE BİR BARIŞ HİKAYESİ

Resim
MÖ 590’ dı. Medler binlerce askerlik bir orduyla Anadolu’ ya , Lidya topraklarına saldırmıştı. Karşılarına çıkanı ezip geçiyorlardı. Kızılırmak (Halys) kıyısına kadar dayanmışlardı. Lidyalılar bu güçlü ordu karşısında inanılmaz bir direniş gösterdi. Bu öyle bir direnişti ki, Medler bir türlü Kızılırmak’ ı geçemiyordu. Günler ayları, aylar yılları kovaladı. İki ulus tam 5 yıldır savaşıyor ve birbirine üstünlük sağlayamıyordu. İki tarafın da kayıpları büyüktü. Artık çocuk yaştakiler bile savaşa katılmıştı. O günlerde Miletli bilim insanı Thales bir kaç ay içinde güneşin tutulacağını, gündüz vakti havanın kararacağını söyledi. İki taraf da buna inanmadı. Tarih MÖ 28 Mayıs 585’ ti. Lidyalılar ve Medler Kızılırmak kıyısında ölümüne savaşıyordu. Kızılırmak adeta kan akıyordu. Thales’i n dediği oldu. Öğle saatlerinde bir anda güneş tutulmaya başladı. Hava kararıyordu. Savaşçılar ne olduğunu anlamamıştı. Birden güneş kayboldu, savaş alanı alaca

HEPİMİZ MARSLI MIYIZ?

Resim
İki gün önce ajanslara düşen bir haber ülkemizde çok ilgi görmedi. Oysa, bilim dünyasında büyük heyecan yarattı.  Haber şöyle. “İtalyan bilim adamları Mars'ın yüzeyinde dev bir su gölü buldu.Bologna Ulusal Astrofizik Enstitüsünden gökbilimciler, Mars Express uydusuyla yaptıkları gözlemlerde Kızıl Gezegen'in güney kutup dairesinin güneyinde buz örtüsü altına gizlenmiş bir su gölü olduğunu keşfetti. Göl gezegen yüzeyinin 1.5 kilometre altında ve 20 kilometrelik bir alana yayılmış durumda.” Bu haber ile birlikte tekrar iki soru yoğun şekilde tartışılmaya başlandı. “Mars’ta yaşam var mı, daha da ötesi dünyaya yaşam Mars’tan mı geldi?”  Yıllarca evrimi araştıran bilim adamlarının çoğu çok şaşırtıcı bir gerçekle karşı karşıya kaldı. Çünkü yaşam tek bir kaynaktandı ve buraya ait değildi. Dünya üzerindeki canlı maddenin hepsi, yeryüzünde bol bulunan kimyasal maddenin çok azına sahipti. Buna rağmen gezegenimizde nadir bulunan kimyasal elementlerin çoğunu için

KARŞI KIYIDAKİ AK YÜREKLİ İNSANA

Resim
Bir dostum var benim karşı kıyıda. Yunanistan 'da. Ak saçlı. Ak sakallı. Ak yürekli. Ak bir insan. Bedeni karşı kıyıda ama yüreği burada. Çünkü nesiller boyu bu toprağın insanı. Dededen toruna. Anadan çocuğa. Bir Anadolu Rumu .. Alekos Papadopoulos . *. *. * 1934 yılının 25 Mayıs'ında İstanbul 'da açtı gözlerini dünyaya. Sıraselviler 'de Alman Hastanesi 'nde. Beyoğlu sokaklarında büyüdü. Rum kilisesinde vaftiz olurken, yan camiden ezan okunuyordu. Soluduğu Ramazan pidesinin kokusuydu. İstiklal 'i aşındırdı delikanlılığı. İlk aşkı bir Türk kızıydı. Türkan. Platonik aşktı.. Sevgisini bir türlü açamadı kıza. Çünkü aynı mahallenin öteki insanıydı. İstanbul 'da okudu. Sonra askere aldılar. Erzurum 220. Piyade Alay ı’nda yedek subay yaptılar.. Şanslıydı. Ondan öncekiler 40'larda askere alınıyor, amele yapılıyordu. Badem içi sarısı tek tip üniformalarla. Adı " Amele Taburu "ydu. Ellerine silah değil, kazma kürek veriliyordu. Bilim insanların