Kayıtlar

Temmuz, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ALEVLER ARASINDA SÖMÜRÜNÜN İMDAT ÇANLARI

Resim
Onlar sanki esir kampındalar. Günde 24 saat çalıştırılıyorlar Haftada 6 gün. Gece yok, gündüz yok, uyku yok, dinlenme yok. Devlet fazla para harcamasın diye vardiya sistemi de yok. Bu yüzden haftada 144 , ayda 720 saat aralıksız çalışmak zorundalar. Oysa yasalara göre haftalık çalışma süresi 45 saati aşamaz. Ancak bu yasa onlara uygulanmıyor. Yine yasalara göre haftada 45 saatin üzerindeki çalışmalara fazla mesai ödenir ve  fazla mesai günde 3 saati geçemez.  Onlara bu yasa da uygulanmıyor. Günde 24 saat çalışmalarına ragmen  günlük sadece 3 saat fazla mesai ücreti alabiliyorlar. İşleri nedeniyle her an tetikte olmaları gerekiyor. Bir ihbar geldiğinde 3 dakika içinde hazır olmak zorundalar. Olamazlarsa cezalandırılıyorlar. İhbarın hangi saatte geldiği önemli değil, geceyarısı saat 3,4,5 farketmiyor, 3 dakika içinde tam teçhizat hazır duruma gelmeleri gerekiyor. Onlara günde bir öğün yemek parası ödeniyor. Diğer öğünler ceplerinden. Servis olmadığı için ulaşım giderleri de kendi

SİRİUS'UN LANETİ VE ORMAN YANGINLARI

Resim
Gece gökyüzüne baktığımızda gördüğümüz en parlak yıldızdır Sirius . Türkler Akyıldız der, Araplar Şir'a . Büyük Köpek Takımyıldızı 'nda yer alır. Hemen hemen tüm kültürlerde kutsanmıştır. Bazı bölgelerde Tanrı kabul edilmiş, bazılarında cehennemin bekçisi olarak benimsenmiştir. Binlerce yıldır Sirius kuzey yarım kürede Temmuz sonlarında doğar. Bu günlerde. Ve onun doğuşuyla birlikte aşırı sıcaklar ve yangınlar başlar. Romalılar bu döneme  Sirius 'un  Köpek Takımyıldızı' nda olması nedeniyle “ köpekyıldızının günleri ”  anlamını taşıyan  " Dies Caniculares ” adını verdiler. Yüzlerce yıl bugünlerde sıcaktan ve yangından kurtulabilmek için binlerce kahverengi köpek kurban ettiler. Ama  MS 64 'te böyle bir Temmuz sıcağında Roma 'nın o tarihi yangında kül olmasını önleyemediler. Tıpkı Efesliler 'in   M.Ö. 356 yılının 21 Temmuz unda, dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı 'nın tamamen yanmasını önleyemedikleri gibi. Sirius 'un Temmu

EGE KADINININ 2000 YILLIK TRAJEDİSİ

Resim
Yıl 1899 'du. Batı Anadolu bir dizi depremle sarsılıyordu. 20 Eylü l sabaha karşı en şiddetlisi yaşandı. Aydın ve Denizli 'de taş taş üstünde kalmamıştı. 3 bine yakın ölü vardı. Hükümet binaları, camiler yerle bir olmuştu. Osmanlı Hükümeti binaların ve camilerin onarımı için Tralleis Antik Kenti' nden taş çıkartılmasına karar verdi. Neyse ki, Hacı Halil Efendi isimli bir arkeoloji meraklısı kazıları denetleme insiyatifi almıştı. Onun gözetiminde tiyatro yakınında yapılan kazılarda 3 önemli eser çıktı. Bunlardan biri çok az hasar görmüş bir Karyati d'ti. Karyatid "Karyalı Kız" demekti. Saç örgüsüyle, elbisesiyle muhteşem bir heykeldi. 2000 yıl öncesinin Ege kadınını bugüne taşıyordu. Bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi 'nde sergilenen çok önemli eserlerden biri Karyatid heykeli . *.  *.  * Yunanistan 'ın başkenti Atina 'daki Akropolis 'i biliyorsunuz. Antik çağdan kalma bir mimarlık şahaseri. Akropolis 'teki Erekhtheion Tapınağı ’nın en

2000 YILLIK BİR MEKTUP GETİRDİ POSTACI

Resim
Sabah postacı kapımı iki kere çaldı. Açtım. Bir topar mektup getirmiş. Tam 67 tane. İnternet ve akıllı telefon çıkalı mektubu unutmuştuk. Bir hoşuma gitti ki, sormayın. Şöyle bir göz attım. Mektuplar 2000 yıl önce yazılmış. Latince üstelik. Espri yapmıyorum. 2000 yıllık mektup bunlar. Yazan Gaius Plinius Caecilius Secundus . Genç Plinius diye tanınıyor. Mektuplardan özellikle biri çok etkiledi beni. Bu topraklarla ilgili. Ve bugüne ders olacak nitelikte. Özellikle "Kanal İstanbul" diye tutturanlar için ibretlik.   *  *  *   Önce mektupları yazan  Gaius Plinius Caecilius Secundus 'u tanıyalım. MS 61 ve 113 yılları arasında yaşayan Romalı bir devlet adamıydı. Hukuk, maliye ve bayındırlık eğitimi almıştı. Entelektüel bir kişilikti ve Roma senatosunda saygındı. Ayrıca iyi bir edebiyatçıydı. MS 111 yılında İmparator Traianus   tarafından Küçük Asya’da Bithynia Eyaleti’ ne(İznik, Bursa, İzmit, İstanbul ) vali(proconsul) olarak atanmıştı. Plinius , bölgedeki mali usul

ÇİCEK DALDA, ARI BALDADIR ARTIK

Resim
Bahçede bir  Salvia Microphylla bitkisi var. Ülkemizde yavru adaçayı diye tanınıyor. Ya da Graham'ın adaçayı veya frenk üzümü adaçayı. Meksika kökenli. Iki yıl önce bitkiler konusunda adeta uzmanlaşmış, çok değer verdiğim bir abimin hediyesi. Geçen sene kaybettik maalesef. Anısı olduğu için gözüm gibi bakıyorum. Iki yılda çok boy attı, koyu kırmızı çicekleri patladıkça patladı. Bugünlerde tozlanma dönemi herhalde. Çünkü etrafa muhteşem bir koku salıyor. Bildiğimiz adaçayından daha keskin, daha baharatlı. Doğal olarak da arıları cezbediyor. Özellikle Avustraly a yerel arılarını. Sırtı mavi şeritli arıları. Bitkinin üstü adeta arı kaynıyor. Makro meraklısı bir fotoğrafsever olarak benim için bulunmaz nimet. Doğal stüdyo. Kaptım makinayı,ikisine odaklandım bugün. Iki çılgın mavi şeritli arıya. Çok haylazdılar. Fena yaramaz. Biri hangi çiceğe konsa, diğeri hemen onu rahatsız etti. Kamikaze gibi üstüne fırlayıp, çiceğin özünü emmesine izin vermedi. Oyun mu yaptılar, şakalaştılar mı,

UYKUSUZLUK GÖĞÜNDE BİR DOLUNAY

Resim
Bu gece dolunay gecesi. Ay tüm güzelliğiyle üstümüzde. Güzel uydumuz binlerce yıl ne çok kültürü etkiledi. Evreleri, parlaklığı, değişen rengi, konumu, yakınlığı onu Tanrıça yaptı. Çünkü doğurgandı. Yeni aydan dolunaya geçerken, sanki ana rahminde bir cenini simgeliyordu. Ege kıyılarında Selene dediler adına. Ay tanrıçası Selene . En sevdiği yer Bafa Gölü 'ydü. Onun döneminde o göl Ege denizine açılan bir körfezdi. Antik Herakleia kenti bu körfezde kurulmuş ve Karialılar Ay Tanrısı Selene 'yi kutsamıştı. Selene her gece Latmos dağlarından(Beşparmak) körfezi aydınlatırken, çoban Endymion' a gönlünü kaptırmış  ve bu aşk dillere pelesenk olmuştu. Körfez yüzlerce yıl  Menderes nehrinin selleri ve o sellerin getirdiği topraklarla denizden koptu. Ve bugünkü Bafa Gölü oluştu. Ama Herakleia kenti hala ayakta.  *  *  * Dolunayın izlerken günün son haberlerine takıldı gözüm. Rize ve Artvin' de sel felaketi yaşanıyor. Fındıklı ilçesinde dereler taştı, yollar ka

..VE KASAP GÖKYÜZÜNE KALDIRDI KESKİN BIÇAĞINI

Resim
Sümerlerde bir kurban töreni Yine geceyi yarıladık. Etraf zifiri karanlık. Ege ve Akdeniz 'in birleştiği bir coğrafyadayım. Manzaram iki kadim deniz. Sağım Ege , solum Akdeniz. Binlerce yıl kimbilir neler yaşandı bu sularda, bu kıyılarda. Kimilerine göre uygarlığın doğduğu yerlerdi buralar. Halikarnas Balıkçısı 'na göre, "altı yedi bin yıl önce kayığı ilk yüzdüren dalgalar ve dalgalara ilk binen kayıklar hep buralıydılar." Burada yaşayanlar iki denizin çocuğuydular Ege Denizi' ne Arşipel, Akdeniz' e Mare Nostrum dediler. İşte ben de tam buradayım. Bu gece anason yok, kafeinden cin gibiyim. Hiç yazma niyetim yoktu bu saatte ama.. Yarın yaşanacakları düşünüp , Ege ve Akdeniz 'in sularına baktıkça zaman tünelinde yolculuğa çıktım adeta. MÖ 500 'nci yüzyıldı. Helen komutan Agamemnon dev gibi bir filoyla Troya 'ya  saldıracaktı. Gemilerini Pire limanına demirledi, rüzgarın çıkmasını bekliyordu. Günler, haftalar geçti ama havada yaprak kıpırdamadı

GECE YARISI, CANOPUS YILDIZI VE DATÇA.

Resim
Bu gece uyku tutmadı nedense. Saat 2'i geçti bile. Hala verandadayım. Mesudiye köyü derin uykuda. Bir puhu kuşunun sesi geliyor uzaktan. Bir de domuzların badem kırması ve köpeklerin havlaması. Kafam hayli kıyak. Promil yüksek. Bir cigara yaktım, ardından bir yudum rakı. Biraz kavun, bir dilim beyaz peynir. O an nedense Romalı Tacitus' un sözü geldi aklıma "Dünyadaki çirkinliklere tahammülünüz kalmadığında gözünüzü göğe çevirin.” Tacitus önemli adamdı. Hatip, avukat ve tarihçiydi. Onun sözü dinlenirdi. Ben de dinledim ve çevirdim gözümü gökyüzüne. Yukarısı yıldız yorgan. Tam karşımda Sirius parlıyor, ışıl ışıl. Güneyde ise Canopus. Canopus gökyüzünde ikinci en parlak yıldız. Antik çağdan bu yana çok önemli ve kutsal kabul edilen bir yıldız. Bedeviler "çölün gemisi" diyordu ona. Ortadoğu halkları ise "evrenin feneri" Helenler "altın dünya" dediler. Kimileri de "yeni dünya " Troya savaşını kaybeden Kral Menelaus' u Mısır '