İŞTE BELGELERİYLE KNİDOS SOYGUNU

Canlı tanıklar  anlatıyor
1974 yılıydı.
Yaz ayları.
Yunan cuntası Kıbrıs’ta darbe yapmıştı.
EOKA, adayı Helen Cumhuriyeti’ne ilhak ettiğini açıklamıştı.
Türkiye’nin tepkisi sertti.
Türk Silahlı Kuvvetleri Kıbrıs’a harekata hazırlanıyordu.
Türk-Yunan düşmanlığı hat safhadaydı.
İki ülkenin gazeteleri, siyasileri birbirlerine nefret kusuyordu.
Artık savaş kaçınılmazdı.
İşte o günlerde Tilos Adası’ndan Knidos’a bir yat yaklaştı..
Yat, Yunanistan bayraklıydı..
Knidos’ta kazı vardı..
Jandarma hemen alarma geçti..
Jandarma çavuşu kazıyı denetleyen bakanlık yetkilisi Ercan Çokbankir’e koştu..
“Efendim” dedi, “Yunan bandıralı bir yat geldi, ne yapalım?.
Ercan Çokbankir, “bu ortamda gelebiliyorlarsa demek ki, art niyetli değiller” diye cevap verdi.
Jandarma yatın limana girmesini onayladı.
Gelenler bilim insanı, akademisyendi.
Çevreyi gezdiler, Knidos kazısını izlediler..
Akşam kendilerine iyi misafirperverlik gösteren bakanlık yetkilisi Ercan Çokbankir’i yatta yemeğe davet ettiler.
Yemekte sohbetler edildi, uzolar içildi..
Bir ara Selanik Üniversitesi’nden bir profesör Ercan Çokbankir’e sordu.
Kazı başkanı bayanı tanıyor gibiyim.Kimdir kendisi?
Çokbankir, “Amerikalı.Prof.Iris Cornelia Love.” dedi..
Yunan profesör gülmeye başladı..
Sonra ağzındaki lokmayı çıkardı..
O bizde de yıllarca kazı yaptı.Sonra öğrendik ki, arkeolog değil. Tarihi eser kaçakçısı. Hemen kovduk!”



İDEALİST BİR İNSAN SOYGUNU BELGELİYOR
Ercan Çokbankir zaten aylar önce Iris Cornelia Love’ın Knidos’u soyduğunu anlamıştı.
Bu konuyu yetkililerle de görüşmüştü.
İsterseniz, kendisinden dinleyelim.
“1970-1974 yılları meslek hayatımın en parlak günleri idi. Yeni açılmış, Konya Ereğli müzesini dizayn ettikten sonra beni 3 ay sonra Konya Mevlana Mezesi’ndeki Arkeoloji müzesine tayin etmişlerdi. O yıllar hayatta yaşadığım en onurlu ve en gurur duyduğum görev yıllarımdı. Çünkü meslek hayatımın ilk yıllarında Knidos gibi Türkiye’nin en büyük ve önemli kazısında görevlendiriliyordum. Knidos’ta 7 yıldır kazılar devam ediyordu. Kazıları yapan kendini Amerika’daki Türkiye’ye yardım konsorsiyumu başkanının eşi olarak tanıtan Iris C. Love adlı bir bayan, Türkiye’nin o yıllarda en büyük kazılarından biri Knidos kazılarının başındaydı. Sevinçten uçuyordum. Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürü o yıllarda Hikmet Gürçay, yardımcısı Burhan Tezcan, kazılar sorumlusu Çetin Anlağan’dı.
Haziran ayı başında kazılar başlamadan 10 gün önce Datça’ya gittim. Kazı heyeti gelmeden Knidos’u inceledim. Civarındaki köyleri gezdim ve yöre halkından kazı ile ilgili bilgiler aldım.
İlginç bilgiler alıyordum. Kazı heyeti en az 30-40 kişi olurmuş. Gelenlerin çoğu bayanmış, İris C. Love sevici bir kadınmış, geceleri alem yapıp manzarası güzel yerlere çıkıp hemcinsleri ile sevişirmiş. En önemlisi de ona köylülerin getirdiği incir sepetleri içindeki sikke ve kıymetli eserleri yurt dışına yatlarla kaçırırmış. İlk işim, onun yatlara çıkmasını yasaklamak veya benim nezaretimde çıkabileceğini söylemek olacaktı. Çünkü ben kazıya bakanlık temsilcisi olarak katılıyordum. Onu gözetim altına alacaktım.”
KNİDOS’TAN ÇIKAN ESERLERİN ENVANTERİ TUTULMADI.
“Knidos’un içinde bir de kazı yerinin deposu vardı. Daha önceki yıllarda kazılarda çıkan eserler burada toplanırmış. Aslında kazı esnasında çıkan eserlerin önemli olanların envanteri yapılır, en yakın müzeye gönderilmesi gerekirdi. Bekçisinden burayı açmasını istedim. Önce karşı çıktı, sonra kazı başlamadan birkaç gün önce bana depoyu açıp gezdirdi. Depoda eski eserler vardı. Kural gereği her yıl kazıda çıkan eserler ve objeler kayıt altına alınır ve en yakın müzeye teslim edilirdi. Maalesef bu kurala uyulmamış, iç çamaşırları içine sarılan bulgular raflarda yerlerde adeta atılmıştı. Iris C. Love gördüğüm manzara karşısında bana göre arkeolog olamazdı.”
SOYGUNU ÖNLEMEYE KALKTI. DİYARBAKIR’A SÜRÜLDÜ.
“Kazının başladığı ilk gün kazı başkanı Iris C. Love’la konuşup, depodaki eserlerin envanteri çıkarılıp en yakın Bodrum Müzesi’ne eserler teslim edilmeden kazı yapamayacağını uyardım. Büyük bir olgunlukla beni tiye alırcasına memnuniyetle dedi. Fakat bildiğini okuyordu. Henüz kazı başlayalı 3 gün olmuştu. Jandarma Datça’ya kaymakamlığa gitmemi haber verdi. Datça’ya gittim, Kaymakam Arif Köndel Bey beni Müsteşar Hikmet Gürçay beyle görüştürdü. Hikmet bey “Ercan fazla ileri gitme, Iris Hanım kazısına devam etsin” dedi. Ben itiraz ettim. Eldeki mevcut buluntuların envanterini yapmadan ve Bodrum müzesine teslim etmeden bunu kabul edemeyeceğimi söyledim. Hikmet bey, “Ben senin üstünüm bu söylediklerimi yerine getireceksin” dedi ve telefonu kapattı.
Ancak pes etmedim.. Gururla söylüyorum. Başımdan geçen olaylara rağmen o yıl Iris Love’ın Türkiye’de son kazı yılı oldu.. O yıldan sonra da Knidos’ta artık Türk arkeologlar kazı yaptı..
Ama Knidos kazısı benim meslek hayatımın da sonu oldu. Bergama’ya tayin beklerken Diyarbakır’a tayinimi çıkarıyorlardı. İstifa ettim!”
*. *. *
Ne kadar acı değil mi?.
Ülkesini, ülkesinin zenginliklerini koruyan bir insan ödüllendirileceği yerde cezalandırıyor..
Ercan Çokbankir tek değil..
Onun gibi ne namuslu insanlar ötelendi bu ülkede..
Mesela Nihat Önder..
1974 yılları sonu ile 1976 yılları arasında Datça Kaymakamlığı yaptı..
Knidos soygunun canlı tanıklarından biriydi..
Soygunu engellemeye kalktı, sürüldü..
İsterseniz kendisi anlatsın.
KNİDOS’TAN ÇIKANLAR ONASSİS’İN YATIYLA KAÇIRILDI.
“Datça’da ilk göreve başladığımda dinlediğim, yerinde ve canlı tanıklarıyla yaptığım araştırmalarla doğruluğunu saptadığım şey Knidos soygunu oldu;
1973 yılında, Iris Cornelia Love adında Amerikalı bir bayan, gerekli izinlere sahip olarak, arkeolojik kazı yapmak üzere Datça’ya gelir. Yanında yirmi tane genç ve güzel bayan vardır. Geç saatlere kadar devam eden kazı bırakıldığında, Iris Love kazıya katılan köylüler ve Amerikalı genç kızlara içkili ve yemekli partiler verirdi. Köylülerin aklı ve gözü içki, yemek ve kadınlara çevrilmişken çıkan eserler, Knidos açıklarına demirleyen, Yunan asıllı Amerikalı armatör Onassis’in yatına taşınırdı.”
DATÇA KAYMAKAMI UYARDI, DİNLEMEDİLER!
“Ben bunların araştırmasını yaparken bir de, Iris Love’ın doğum gününde bakan tarafından, kendisine doğum günü pastası gönderecek derecede hükümet tarafından sevildiği söylenmişti.
Benim Datça’ya intikalimin hemen öncesinde Iris Love kazıya ara vermişti. Ben bunları öğrenince Ankara’ ya, Eski Eserler Genel Müdürlüğü’ne gittim. Genel Müdür yerinde yoktu. Genel Müdürü beklerken genç bir uzmanla sohbet ediyorduk. Ben konuyu anlatınca bana, “Kaymakam Bey, bakın size bir anımı anlatayım; Geçen aylarda Amerika’ya gitmiştik. Bu sizin Iris Love bizim haberimizi almış, bizi buldu. Şato gibi evinde bize bir ziyafet verdi. Gecenin çok geç saatlerinde, iyice kafayı bulunca bize, eski eserlerin bulunduğu, evinin bir bölümünü açtı. Bizi gezdirirken, nedense bir koridora yönelmiyordu. Ben arkada kalıp şöyle bir uzanınca, kapının birinin üzerinde “Knidos Seksiyonu” yazısını gördüm. Gerisini siz düşünün.”
Uzun bir beklemeden sonra Genel Müdürün geldiğini söylediler. İçeri girince, ta kapıya kadar adeta koşarak gelip boynuma sarıldı, “Buyurun sayın Kaymakamım, buyurun. Allah sizi bize gönderdi. Sizin gibi aydın, eski eserlerden anlayan Kaymakamları nereden bulacağız. Datça’da arkeolojik kazı yapan, Amerikalı bir bayan var, inanın bizden çok bu memleketi seviyor. Eski eserlerimizi ülkeye kazandırmak için gece gündüz çalışıyor, hala bu memlekete yaranamıyor. Maalesef sizin meslektaşlarınız böyle bir insana yardımcı olacağına dedikodusunu yapıyor.”
Deyince, “Bir dakika sayın Genel Müdür, benim eski eserden anladığım anlımda yazmıyor. O meslektaşlarım ne dedikodu yapmışlar bilmiyorum, bazı şeyleri duydukları muhakkak ama hiçbir işlemde yapmamışlar. Ben bu kadına karşı sizin yardımınızı istemeye gelmiştim, ama görüyorum ki, kadın korumanız altında. Size şunu söyleyeyim, bu kadın Datça’ya girdiği anda Jandarma vasıtasıyla ilçe sınırları dışına bırakılacaktır” dedim ve çıktım.
Datça’ya, döndükten sonra da en az haftada 3 gece, şoförü almadan, jeep ile o berbat, uçurumlu yollardan Knidos u denetlemeye giderdim.
Sedat kardeş, sadece Iris Love mi bu eski eser katili: Köylüler; “Biz dedelerimizden dinlerdik, Osmanlı paşaları, en güzel kirecin mermerden çıktığını söyleyerek bu eserleri İstanbul’a götürüp yakar, köşklerini badana yaparlardı” diye anlatırlardı.”
SORUMLULAR NEREDE?
Canlı tanıkların anlattıkları bunlar.
Elde belgeler de var.
Çıkan sonuç şu.
Prof. Iris C.Love arkeolog olmadığı halde Knidos’ta kazı yapma izni aldı..
Güzelim kenti delik deşik etti.
Dinamit kullandığı bile söylendi.
Çıkardığı tarihi eserleri yurtdışına kaçırdı.
Ve ne yazık ki, devlet körleri sağırları oynadı.
Hatta soygunu önlemeye çalışanları cezalandırdı.
Bunun bir bedeli olmalı.
Ama bizim ülkemizde maalesef olmaz.
Peki ya vicdan?
Arkeolog olmayan, tescilli tarihi eser hırsızı Iris Love’a Knidos’ta kazı izni verenler.
Soyguna göz yumanlar.
Vicdanınız hiç sızlamıyor mu?

Yorumlar

  1. Bugün Dünya o pislikten kurtuldu Sedat Bey. Corona virüsünden öldü. Yazınız harika! İçeriği üzücü. Etimi canlı canlı yemişler gibi hissettim okurken. Yüzüne tükürmek isterdim bu kadının, ama ondan da anlamazdı kansız. Soyguna göz yumanlar, en adi alçakar... Ülkesinin değerlerine ihanet eden oluşumlar...
    Çok öfkelendim affedersiniz. Eminim ki bu yazıyı hazırlarken siz de sinirlenmişsinizdir. Umarım bu adi insanları insanlara duyurabileceğim bir imkan yakalarım. Ve umarım haysiyeti, onuru olan insanlar görevlerinin başında olup, böyle bir şeyin bir daha tekrarlanmaması için çalışırlar.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

AHMET KAYA İLE FİKRET KIZILOK TAŞLAMASI

..VE O ANDA GÖKTEN BİR GEYİK DÜŞTÜ.

TÜRKİYE'NİN BİR NUMARALI KADINININ SIRLARLA DOLU YAŞAM ÖYKÜSÜ.