8 Ocak 2025 Çarşamba

GÖKYÜZÜNÜN EFENDİSİ

Uzak geçmişin karanlık gecelerinde, insanlar gökyüzüne baktığında orada parlayan beş gezegen görürlerdi. Bu gezegenlerden biri, yavaşça ve ağırbaşlı bir şekilde hareket ederdi. O kadar yavaştı ki, bir yıldızın hareketsizliğini andırıyordu. Bu gezegeni izleyenler ona, zamanın ve sabrın ruhu olduğunu düşündüler ve her uygarlık ona kendi hikâyesini yükledi.

Mezopotamya topraklarında, Sümer rahipleri onu Ninurta olarak adlandırdı. Ninurta, hasat zamanı yağmurlarını getiren tanrıydı. Babilliler için Satürn, gökyüzündeki diğer tanrılardan daha farklıydı; ağır hareketi, onun güçlü bir efendi olduğunu gösteriyordu. Bu yüzden göksel tahtında sabırla oturan bir hükümdar gibi saygı görürdü.

Helen diyarında ise ona Kronos dediler. Kronos, zamanın efendisi ve Titanlar’ın lideriydi. Babasının gökyüzünü ele geçiren kudretiyle tanınıyordu. Ancak kaderden kaçmak imkânsızdı; bir gün kendi çocukları tarafından devrileceğini biliyordu. Bu trajik hikâye, Satürn’ün gökyüzündeki yalnızlığına dair bir yankı gibiydi.

Sonra Roma halkı geldi. Onlar Kronos’u Saturnus olarak adlandırdı. Ancak Saturnus, Yunanlar'ın trajik tanrısından farklıydı; o, toprağı bereketlendiren, insanlara hasatın hediyesini veren bir tanrıydı. Roma'nın kış gündönümünde düzenlenen Saturnalia festivali, onun onuruna kutlanırdı. Bu günlerde köleler özgür ilan edilir, efendiler kölelerine hizmet ederdi. İnsanlar hediyeler verir, ziyafetler düzenlerdi. Saturnalia, zamanın ve sınıfların ötesinde bir kutlamaydı.

Eski Türk topraklarında Erkliğ dediler ona. Erklig Han adlı bir Tanrının adıyla onurlandırdılar. Sonra ismi Sekendiz oldu. Sabrı, kararlılığı ve liderliği temsil ederdi. 

Ama bu hikâyeler sadece bir başlangıçtı. Antik astrologlar, Satürn’ün gökyüzündeki ağır hareketini daha derin anlamlarla ilişkilendirdiler. Onlara göre Satürn, bir öğretmendi. İnsanlara sabrı, disiplini ve zorluklarla yüzleşmeyi öğretiyordu. Hint bilginleri ona Shani adını verdiler. Shani, adaletin ve karmanın koruyucusuydu. İnsanların eylemlerini tartar ve ödüllerini ya da cezalarını dağıtırdı.

Yüzyıllar boyunca, Satürn gökyüzünde ağır ağır ilerlemeye devam etti. Gözlemcileri, onun yavaş ama emin adımlarıyla dönen zamanın çarkını simgelediğini düşündüler. 
O, gökyüzündeki tanrılar arasında bir bilgeydi; her kültürde farklı bir yüzle karşımıza çıksa da özünde hep aynı şeyi öğretti: Sabır ve zaman, her şeyin anahtarıdır.

Ve işte böyle, insanlar Satürn’ü izlemeye ve onun hikâyelerini anlatmaya devam ettiler, ta ki bilim insanları teleskoplarını gökyüzüne çevirip halkalarının sırrını çözene kadar.
Bugün ajanslara düştü haber.
NASA, Satürn'ün uydularında yaşam olup olmadığı anlamak için bir robot ordusu gönderecekmiş.
Biz de Allah'ın izniyle Ay'a sert iniş yapacağız!
Nasıl olsa uzaya ilk astronotumuzu gönderdik evellallah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne çıkan

BİR BAKIMA SU ÇİÇEĞİ BİR BAKIMA ZAFER ÇİÇEĞİ

Türk edebiyatının en özgün ve etkileyici seslerinden biri olan Cemal Süreya, yalnızca bir şair değil, aynı zamanda bir duygular ...