HEPİMİZ MARSLI MIYIZ?


İki gün önce ajanslara düşen bir haber ülkemizde çok ilgi görmedi.
Oysa, bilim dünyasında büyük heyecan yarattı. 
Haber şöyle.
“İtalyan bilim adamları Mars'ın yüzeyinde dev bir su gölü buldu.Bologna Ulusal Astrofizik Enstitüsünden gökbilimciler, Mars Express uydusuyla yaptıkları gözlemlerde Kızıl Gezegen'in güney kutup dairesinin güneyinde buz örtüsü altına gizlenmiş bir su gölü olduğunu keşfetti. Göl gezegen yüzeyinin 1.5 kilometre altında ve 20 kilometrelik bir alana yayılmış durumda.”
Bu haber ile birlikte tekrar iki soru yoğun şekilde tartışılmaya başlandı.
“Mars’ta yaşam var mı, daha da ötesi dünyaya yaşam Mars’tan mı geldi?” 


Yıllarca evrimi araştıran bilim adamlarının çoğu çok şaşırtıcı bir gerçekle karşı karşıya kaldı.
Çünkü yaşam tek bir kaynaktandı ve buraya ait değildi.
Dünya üzerindeki canlı maddenin hepsi, yeryüzünde bol bulunan kimyasal maddenin çok azına sahipti.
Buna rağmen gezegenimizde nadir bulunan kimyasal elementlerin çoğunu içinde barındırıyordu.
Öyleyse bu elementlere sahip yaşam dünyaya başka bir gezegenden mi gelmişti?
Bu elementlerden biri Molibden’di.
Yaşamın olmazsa olmazlarındandı.
Dünya’da çok nadir bulunuyordu.
Amerika ve Rusya’nın Mars yüzeyinde yaptığı incelemelerde kızıl gezegenin bol miktarda oksitlenmiş Molibden elementine sahip olduğu ortaya çıktı.
Dünya’nın Kutup bögelerine düşen Mars meteorlarında da Molibden elementinin çokluğu dikkati çekti.
Yale, Harvard ve Florida Üniversiteleri’ndeki kariyeriyle tanınan Profesör Steven Benner dünyaya yaşamın Mars’tan geldiğini savunanlardan.
Profesör Benner, yaşamın ortaya çıkış sürecinde çok önemli rol oynayan Molibden’in üç milyar yıl önce oksijen bakımından çok fakir olan Dünya yüzeyinde değil, o tarihlerde oksijence zengin Mars’ta oksitlenmiş olabileceğini söylüyor.
Benner 3 milyar yıl önce Mars'a düşen büyük meteorlar nedeniyle yüzeyden kopan kayaların dünyaya Molibden elementini, ya da tek hücreli yaşam formlarını getirdiğini savunuyor.

Günümüzden 6 bin yıl önce Mezopotamya’da birden ortaya çıkan Sümer medeniyeti  tüm güneş sistemini biliyor ve Mars gezegenine büyük önem veriyorlardı.
Lahmu ismini verdiler ona.
Lahmu savaşan İlah demekti.
Sümerler’in İnançlarına göre Tanrıları dünyaya gelirken, Mars gezegeni üs olarak kullanmıştı.
Bunu çivi yazılarıyla tabletlere mühürlere kazıdılar.


1 Eylül 1987 tarihinde  yayınlanan The New Yok Times gazetesinde Antartika’ya düşen bir Mars kayasının fotoğrafları yer aldı..
Fotoğraflar NASA tarafından dağıtılmıştı..
Kaya sanki yapay olarak biçimlendirilmiş ve birbirine oturtulmuş köşeli taşlara benzeyen dört tuğla gibi bir bloktan kopmuş parçayı andırıyordu..
Yapılan tüm testler kayanın Mars kökenli olduğunu ortaya çıkardı..

1990 Yılında  St. Petersburg kentindeki Hermitage Müzesi'nde sergilenen silindir şeklinde 6 bin yıllık bir Sümer mühürü tercüme edildi..
Mühürde Mars’tan bir astronotun dünyadaki bir astronota tebrik mesajı gönderdiği ve aralarında bir uzay aracı olduğu yazıyordu.



2000 yılında Dünya Tarihçisi, pre-astrolog, Sümerolog yazar Zecharia Sitchin “Kozmik Tohum” isimli kitabında şu cümlelere yer verdi.
“NASA için çalışan Arizona Devlet Üniversitesi’ndeki jeologlar Sovyet bilimcilere iniş bölgeleri önerdiklerinde, bir arazi aracının ‘eski nehir yataklarını ziyaret edip havzaya akan eski bir nehir deltasındaki tortuları kazabileceği’ ve sıvı su bulabileceği söylediler ve Laune Planum havzasındaki büyük kanyonu işaret etmişlerdi.”
Zecharia Sitchin’den 18 yıl sonra bilim insanları Mars’ta sıvı halde su bulunduğunu açıkladı.
Bir süre sonra NASA Mars’ta yaşamın izlerini bulduk derse, şaşırmayın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AHMET KAYA İLE FİKRET KIZILOK TAŞLAMASI

..VE O ANDA GÖKTEN BİR GEYİK DÜŞTÜ.

TÜRKİYE'NİN BİR NUMARALI KADINININ SIRLARLA DOLU YAŞAM ÖYKÜSÜ.