Bilim kurgu denilince aklınıza kim geliyor?
Jules Verne mi?
Herbert George Wells mi?
Yoksa Isaac Asimov mu?
Oysa tarihin derinliklerinde biri daha var. Üstelik Türkiye'den.
Asırlar öncesi bir hikaye bu.
Adıyaman'ın sessiz dağları ve uçsuz bucaksız ovaları, bundan yaklaşık 1800 yıl önce hayallerin ötesine geçen bir zihin için sahne olmuştu. Samsatlı Luciano, o çağların sınırlı dünyasında yaşayan ama sınırları hayal gücüyle aşan bir adamdı. Günümüzün Jules Verne’i, H.G. Wells’i, hatta Isaac Asimov’u ondan esinlenebilirdi; ama bu topraklardan çıkan bu dâhi, kendi halkı tarafından neredeyse unutulmuştu.
Luciano’nun dünyası, tanrıların öfkesinden, imparatorların ihtirasından, halkın hayatta kalma mücadelesinden ibaretti. Ama o, zihninde bu dar çemberi kırmayı başardı. Bir gece, yıldızların altında, sessizce gökyüzüne bakarken bir düşünce zihnine düştü: "Ya o parlak ayın ötesine geçebilseydim? Ya yıldızların ardındaki sırrı çözebilseydik?"
Bu düşünce, onu M.S. 2’nci yüzyılın en sıra dışı eserlerinden birini yazmaya itti. "Gerçek Bir Hikaye" adlı bu eser, yalnızca kendi çağını değil, geleceği de şekillendirecek fikirlerle doluydu. Luciano’nun hayalinde, 50 cesur insanla bir gemiye biniyor ve ayın yüzeyine doğru bir yolculuğa çıkıyordu. Uzayın derinliklerinde korkunç savaşlara, fantastik yaratıklara ve büyüleyici keşiflere tanık oluyordu.
Ancak bu sıradan bir hikâye değildi. Luciano’nun anlattıkları, bir insanın sınır tanımayan hayal gücünün ve evrenin sırlarını çözme tutkusunun ilk adımıydı. Bugün, bilimkurgu eserlerinin temel taşları arasında sayılan bu eser, insanlığın uzay hayalini ilk kez yazıya döken bir cesaret eylemiydi.
Yüzyıllar geçti. Yuri Gagarin uzaya çıkan ilk insan oldu, insanlar Ay’a ayak bastı, Mars’a araçlar gönderildi. Hatta asteroidlerde maden arayacak teknolojiler bile geliştirildi. İnsanlık yıldızlara doğru ilk gerçek adımlarını atarken, Luciano’nun hayal ettiği yolculuk bir vizyon olmaktan çıkıp gerçeğe dönüşüyordu.
Ama ne ironidir ki, Luciano’nun doğduğu topraklarda, onun adı neredeyse unutulmuştu. Adıyaman'ın sessiz dağlarının ardında doğan bu hayalperest, bugün yalnızca az sayıda kişi tarafından biliniyor. Oysa dünyanın başka köşelerinde, NASA’nın Ay’da bir kratere onun adını verdiğini öğrenen insanlar, hayranlıkla onun hikâyesini dinliyor.
Luciano, hayallerin gücünün sınırları aşabileceğinin kanıtıydı. Belki de insanoğlunun uzaya çıkmasından önce, evrenin kapısını aralayan ilk zihinsel yolculuğu yapmıştı. Onu hatırlamak, sadece bir yazarı anmak değil; insanın hayal etme gücüne duyulan saygının bir ifadesidir.
Gökyüzüne baktığınızda, yıldızların arasında bir yerlerde Luciano’nun hayali hâlâ yaşıyor. Ve belki bir gün, insanlar Ay’da koloni kurduklarında onun adını anacaklar: "Burada bir hayalin ilk tohumu atıldı."
Görsel: Yapay zeka
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder