GELDİM, GÖRDÜM, BİR YERLİ OLARAK GİTTİM.



“Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim
Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun
Kış günü herkesin evi barkı olsun

Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun
Olursa bir şikayet ölümden olsun.”

En sevdiği şiirlerden biriydi, Cahit Sıtkı Tarancı’nın bu mısraları.
Ana dili Türkçe olmasa bile bu şiiri ezbere okurdu.
Bir İngiliz’di.
Adı Jeff Evans’tı.
Ömrünün son 10 yılını Datça’da geçirdi.
Binlerce kilometre uzaktan geldiği Datça’da Datçalılar’la kaynaştı, bir Datçalı gibi yaşadı, sevdi, sevdirdi ve sonunda “memleketim” dediği Datça’da Datçalılar’ın arasına gömüldü.




1990’lı yılların başıydı.
Jeff, çok sevdiği eşiyle birlikte Londra’nın kuzeyinde küçük bir otel işletiyordu.
İyi bir insandı.
Yardımseverdi.
Sevilip, sayılırdı.
Birgün kötü bir haber aldı.
Sanki hayatı karardı.
Nefes almakta bile zorlanıyordu.
Eşinden ayrılmak zorundaydı.
Artık o ülkede yaşayamazdı.
Hemen anavatanı İngiltere’yi terk etti.
Soluğu Datça’da aldı.

Yıl 1993’tü..
Jeff, Datça’da mütevazi bir hayat kurdu kendisine.
Emekli maaşıyla yetiniyordu.
Kısa sürede Türkçe öğrendi.
Halkın arasına girdi.
Herkesle iyi ilişkiler kurdu.
Datçalılarla kaynaştı.
Kısa sürede kendisini sevdirdi.
Köyleri geziyor, köylülerle sohbet ediyordu.
Onların sofralarına oturuyordu.
Kahvelerde çaylarını içiyordu.
Datça’da anadan doğma bir Datçalı gibiydi.
Datça Yerel Tarih Grubunun fikir babalarından biriydi.
Grubun sergilerinde fedakarca çalışırdı.
Hiç bir işi küçümsemez, herkese yardımcı olmaya gayret ederdi.
Esenada’daki virane hükümet binasının Kültür Sanat Merkezi olmasını isteyenlerdendi.
Nazım Hikmet ve Cahit Sıtkı Tarancı hayranıydı.
İki şairin tüm şiirlerini ezbere bilirdi.
Can Yücel’i de çok severdi.
Onunla oturup sohbetler ederdi.
Amerika ve İngiltere Irak’a savaş açtığında protesto yürüyüşünde ön saftaydı.
“Zulüm bizdense, ben bizden değilim” diye haykıranlardandı.
Kurtuluş Savaşı’nı, Türk insanını ve Datçalılar’ı anlatan iki ciltlik bir roman yazdı.(*)
Ama yayınlamaya ömrü yetmedi.
2003 yılında vefat etti.
Datça İskele Mahallesi Mezarlığı’nda Datçalılar’ın arasına gömüldü.
Vasiyeti üzerine mezar taşına hem Latince, hem Türkçe şunları yazdırdı.
“GELDİM, GÖRDÜM, BİR YERLİ OLARAK GİTTİM.”

*. *. *

Datça Yerel Tarih Derneği Başkanı M.Akın Pilavcı bugün Mesudiye’de Datça’nın yerel tarihi ile ilgili soruları cevaplandırdı.
Çok iyi bilgiler edindik.
Söz bir ara Jeff’ten açıldı.
Tanıyanlar övgü, sevgi ve hasretle sözederken, tanımayanlar da tanımış oldu.
Ben de Jeff’i tanımayanlardandım.
Ama Datça’ya yerleştiğim günden beri sık sık adını duymuştum.
Bir kişi tek kötü kelime etmemişti.
Kimse “yabancı” dememişti onun için.
Aksine “bizden biriydi” dendi hep.
Mezar taşına yazdıklarını gördükten sonra söylenenlerin ne kadar doğru olduğunu anladım.
Yukarıdaki satırlar da Jeff’i tanıyanları bana anlattıkları.
Hani Cahit Sıtkı Tarancı diyor ya.

“Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun.

Jeff, istediği memleketi Datça’da buldu.
Gök mavi, dal yeşil tarla sarı.
Kuşların, çiceklerin diyarı.
Gönülden sevdi burayı,
Gönülden yaşadı.
Bilge “İrfan gönül almaktır seferin bitmeden” der.
Jeff, Datçalılar’ın gönlünü alan, onların gönüllerinde taht kuranlardandı.

Pazar günü ölüm yıldönümü.
Yani Datçalılar’ın vefa günü.
Datça Yerel Tarih Derneği üyeleri saat 11.00’de mezarı başında Jeff’i anacak.
Bu anmaya herkesi davet ediyorlar.
Datçalılar!
Pazar günü Jeff’in mezarı başından olalım.
Kardeşliğin ne olduğunu tüm ülkeye gösterelim.
Datça’ya, Datçalılar’a yakışan bu değil mi?

(*) Jeff'in yazıp yayınlayamadığı kitap varislerinde.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AHMET KAYA İLE FİKRET KIZILOK TAŞLAMASI

..VE O ANDA GÖKTEN BİR GEYİK DÜŞTÜ.

TÜRKİYE'NİN BİR NUMARALI KADINININ SIRLARLA DOLU YAŞAM ÖYKÜSÜ.