Fırtına, geceyi delip geçen şimşeklerle Hırvatistan Smiljan köyünün ufkunu aydınlatıyordu. Küçük bir taş evin içinde bir kadın sancılar içinde kıvranıyor, yeni bir hayatın doğumuna tanıklık ediyordu.
Şimşeklerin ardı ardına çaktığı o anda, bir ebe, titreyen bir sesle “Bu çocuk karanlığın çocuğu olacak,” dedi.
Kadın, acının içinden bir cesaretle başını kaldırdı ve cevap verdi.
“Hayır, o ışığın çocuğu olacak.”
İşte böyle başladı Nikola Tesla’nın hikayesi.
Tesla, daha çocukken bile sıradışı bir zekâya sahipti. Annesinin evde yaptığı mekanik aletlere olan ilgisi, onu daha o yaşlarda hayaller kurmaya yönlendirdi. Büyüdükçe, hayalleri gerçeğe dönüştürme arzusu içinde büyüdü. Eğitimi boyunca, matematik ve fen bilimlerindeki dehasıyla öğretmenlerini hayrete düşürüyordu. Ancak Tesla’nın gözleri hep daha uzaklara, bilinenin ötesine bakıyordu.
Tesla, genç bir adam olarak cebinde sadece bir tren bileti ve birkaç dolarla Amerika’ya adım attı. Hayalleri onu Thomas Edison’la çalışmaya götürdü. Edison, Tesla’nın fikirlerinden etkilenmişti, ama Tesla’yı anlamakta zorlanıyordu. Edison için yenilikler, paranın hizmetinde araçlardı; Tesla içinse insanlığı ileriye taşıyacak kutsal bir görevdi. Edison, Tesla’ya daha verimli motorlar geliştirmesi karşılığında 50.000 dolar teklif etti. Ancak Tesla işini bitirdiğinde, Edison yalnızca gülümseyerek “Bunu Amerikan mizahı olarak düşün,” dedi. İşte o an Tesla, hayal kırıklığını derin bir kararlılığa dönüştürdü.
Tesla, Edison’un doğru akım sistemine karşı kendi alternatif akım sistemini geliştirdi. Edison’un doğru akımı, şehirlerin yalnızca birkaç sokak ötesine güç taşırken, Tesla’nın sistemi tüm dünyayı aydınlatma potansiyeline sahipti. Ancak Edison, yenilgiyi kolay kabul edecek biri değildi. Halkı Tesla’ya karşı korkutmak için doğru akımın güvenli olduğunu, alternatif akımın ise tehlikeli olduğunu savundu. Sokaklarda hayvanları alternatif akımla öldürerek gösteriler düzenledi. Tesla, bu alçakça saldırılara sessiz bir şekilde cevap verdi: kendi vücudundan alternatif akım geçirerek zararsız olduğunu gösterdi. Sonunda kazanan Tesla oldu. Onun vizyonu, modern elektrik şebekelerinin temelini oluşturdu.
Tesla’nın hayatı yalnızca başarılarla değil, aynı zamanda hayal kırıklıklarıyla doluydu. En büyük hayallerinden biri, enerjiyi kablosuz bir şekilde tüm dünyaya ulaştırmaktı. Wardenclyffe Kulesi, bu hayalin somut bir parçasıydı. Tesla, Dünya’yı dev bir enerji jeneratörüne dönüştürmeyi planlıyordu. Ancak yatırımcıları, bu teknolojiyi kontrol edemeyeceklerinden korktular ve projeyi yarıda bıraktılar. Tesla, finansal sıkıntılar nedeniyle projelerini gerçekleştiremeden yarıda bırakmak zorunda kaldı.
Yaşamının son yıllarında, Tesla New York’taki bir otelde yalnız bir hayat sürdü. Güvercinlere duyduğu sevgi, onun için bir teselli kaynağıydı. Her gün parkta onları besler, bir tanesine diğerlerinden daha fazla bağlanırdı. O güvercin hastalandığında Tesla, “O öldüğünde hayatımdaki ışık da söndü,” dedi.
7 Ocak 1943’te, doğduğu günkü gibi fırtınalı, şimşekli bir karanlık gecede, yoksulluk içinde hayata gözlerini yumdu. Ancak onun ölümüyle dünyaya getirdiği ışık asla sönmedi. Alternatif akım, radyonun temelleri, kablosuz enerji ve daha nice fikir, Tesla’nın mirası olarak insanlığa hizmet etmeye devam ediyor.
Işığın Çocuğu, kendi çağı tarafından anlaşılmamış olabilir, ama bugün Nikola Tesla, insanlık tarihindeki en büyük dehalardan biri olarak anılıyor. O fırtınalı karanlık gecede doğan bebek, gerçekten de ışığın çocuğu olmuştu.
Antik çağın ışık tanrısı Apollon'du.Tesla o çağda yaşasaydı hiç şüphesiz ki, Apollon'u koltuğundan etmişti.
Görsel: Yapay zeka
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder