GÜNBATIMI YALNIZLIĞI.


Levent ile Kamil.
İkisi de ellisine merdiven dayamış.
İkisi de bekar.
Levent İstanbul'da genel müdür.
Maslak'ta, güneşe hasret o dev beton yığınlarından birinde.
Çok ünlü bir şirketin patron vekili.
Başarılı.
Çok iyi para kazanıyor.
Ülke standartlarının çok üstünde.
Etiler'de bahçeli bir villada yaşıyor.
Hergün onlarca toplantıya katılıyor.
Günboyu yüzlerce insanla konuşuyor.
Çevresi bir an boş değil.
Akşamları iş yemeklerinde, eğlencelerde hep kalabalıklarla birlikte.
Ama gece eve döndüğünde!

*. *. *

Kamil, Ege'nın ücra bir kıyısında, bir sahil kasabasında tek başına yaşıyor.
Bir amatör balıkçı.
Eskiden jeoloji mühendisiymiş.
Dev baraj inşaatlarında görev almış.
Onlarca projeye imza atmış.
Yüzlerce insanla çalışmış.
10 yıl kadar önce o hayattan bıkıp, işten ayrılmış.
Büyük kentten kaçıp, bu sahil kasabasına sığınmış..
Sessizliği seçenlerden..
Şimdi bu sahil kasabasında bir başına.
Denize 150 metre geride, derme çatma bir barakada yaşıyor.
Barakanın hemen arkasında küçük bir bahçe ve küçük bir kümes.
İki horoz, 8 tavuk.
Bahçeden domatesini, biberini, maydanozunu, kümesten yumurtasını topluyor.
Ve sahilde 3,5 metrelik eski bir sandal.
Adı; Yalnızlık.
Boyaları dökülmüş, altı yosunlu.
Kürekleri kurutulmuş gürgenden.
Kamil bu eski sandalla her sabah denize açılıyor, deniz kırlangıçlarıyla günaydınlaşıyor, martıları besliyor.
Bazen balıklarla konuşuyor.
Akşamları eve döndüğünde tek başına yemeğini yiyip, bir başına uyuyor.

*. *. *

Levent ile Kamil'in yolları bu sahil kabasında kesişti..
İş yaşamından ve etrafındaki kuru kalabalıklardan bunalan Levent bayram tatilini fırsat bilip kendisini bu sahil kasabasına attı..
Tatilinin son gününde Kamil'le tanıştı..
Eski sandalla balığa çıktılar..
Ha gayret deyip, gürgen küreklere asıldılar..
Biraz açıldıktan sonra Kamil kerteriz alıp, "burası iyi..60 kulaçta balık yuvaları var" dedi.
Ardından 70'lik misinaların zokalarına Kamil'in bahçesinden topladığı solucanları taktılar..
Ve "Rastgele" deyip, oltaları dibe saldılar.
Bu mevsim iyi mercan yapar buralar..
Bir yandan balık tutup, bir yandan konuştular..
Once havadan, sudan..
Sonra kendi hayatlarından..
Bir ara Levent çevresine baktı..
Kendilerinden başka kimse yoktu..
Sadece martılar ve deniz kırlangıçları..
Ve Kamil'e sordu.
"Ne kadar yalnız yaşıyorsun?. Sıkılmıyor musun?."
Kamil "bir dakika" dedi.
Oltayı çekti, iri bir mercanı zokadan çıkarıp, sandalın livarına attı.
Sonra anlatmaya başladı.

*. *. *

"Ben yalnız değilim..
Senin yalnızlıktan ne anladığın önemli...
Mesela yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılırsa yalnızlık olmaz..
Yalnızlık insanın özüdür...
İçimizdeki en derin kuyudadır..
O kuyudan onu çıkaracak olan da insanın kendisidir.
Her insan özüne dönmeli, bir içe dönüş yaşamalıdır..
Güçlü insanlar kendi içsel yolculuğunu başarıyla tamamlamış karakterlerdir..
İnsan yeterince içine dönebilirse, özünde keşdedilmeyi bekleyen sonsuz bir okyanus bulur..
Okyanuslar içinde sonsuz zenginlikleri barındırır..
Özümüzde bulduğumuz bu zenginlikler bizi ayakta tutar.
Kendisini yalnız hissedenler okyanuslara ulaşamaz.
Onlar için heryer çöldür..
Yalnızlıktan korkmak, yeni dünyalar yaratmaktan korkmaktır.
Her insanın gerçekleştiremediği hayalleri, planları, tutkuları, umutları var.
Kendi içsel yolculuğu yapmış olanlar özgürlüğü, gücü, cesareti fethederek hayalleri uğruna tek başlarına yola çıkabiliyor ve her türlü zorluğa göğüs gerebilliyorlar.
Yalnız insan evinde ayna olmayan insandır.
Aynada gördüğü yüzü sevmeyen insandır
Çünkü sevgi yalnızlığın vazgeçilmesidir.
Kendisini seven insan, herşeyi sever.
Kendisini sevmeyen kimseyi sevemez.
Bir insan yalnız olmayı beceremiyorsa, başkalarıyla olmayı da beceremez.
Yalnız yaşamayı başaran insanlar da asla yalnız kalmaz."

*. *. *

Saatler geçti.
Av bitmişti.
Livar mercan dolmuştu.
Vakit artık günbatımıydı.
Güneş dağların ardına batarken, Levent sessizliğe gömüldü.
Dönüşte küreklere hep o asıldı.
Avuç içleri su toplasa bile kürekleri bırakmadı.
Hiç konuşmadı.
Tuttukları balıkları akşam Kamil'in barakasında yediler.
Levent yemekte de sessizdi.
Yemek sonrası Kamil bahçeden kopardığı Sarısabır(Aloe Vera) bitkisinin özünü Levent'in avuçlarına sürdü.
Sonra vedalaştılar.
Levent 23.55 Bodrum uçağına yetişti..
İstanbul yolunda aklında hep şu soru vardı.
"Hergün yüzlerce insanla birlikte olan ben mi yalnızım, yoksa bu eski zaman kasabasında bir başına yaşayan Kamil mi?"

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AHMET KAYA İLE FİKRET KIZILOK TAŞLAMASI

..VE O ANDA GÖKTEN BİR GEYİK DÜŞTÜ.

TÜRKİYE'NİN BİR NUMARALI KADINININ SIRLARLA DOLU YAŞAM ÖYKÜSÜ.