TUTKU ÇİCEĞİ


İskoçya Glasgow'da bir heykel.
Clyde Caddesi'nde.
Bir kadın heykeli.
Siyah giysili.
Pelerinli.
Heybetli.
İki elini yukarıya kaldırmış.
Başı dik.
Bakışlarında umut, kararlılık, direniş var.
Adı, Le Pasionaria.
Şöyle yazıyor altında.
"Dizlerinin üzerinde yaşamaktansa, ayakta ölmeyi yeğle."

*. *. *

1936 yılıydı.
İspanya'da iç savaş vardı.
Cumhuriyet rejimini yıkmak isteyen faşist general Franco'nun silahlı güçleri Madrit kapılarına dayanmıştı.
Halk faşistleri Madrit'e sokmamak için direniyordu.
Bir kadın çıktı radyoya.
Siyah giysili bir kadın.
Çoşkulu, umutlu ve net konuşuyordu.
"Dizlerimiz üzerinde yaşamaktansa ayakta ölmeyi yeğleriz.No Pasaran(Geçit Yok) "


Dolores İbarruri'ydi bu kadın.
İspanya halkının onuru, işçi sınıfının yılmaz savunucusuydu.
İspanyollar " Le Pasionaria" diyorlardı ona.
"Tutku çiceği" demekti.
Onun bu konuşması Madrit halkını Franco faşizmine karşı kenetlendirdi..
Kadın, erkek.
Yaşlı, genç..
Basklar, Katalanlar ve diğer halklar.
Cumhuriyetçiler, sosyalistler, komünistler, anarşistler tek yumruk oldular.
Koşulsuzdular..
Bilgilerini ve deneyimlerini, kanlarını ve yaşamlarını, umutlarını ve arzularını direnişe verdiler.
Farklı ideolojilere, farklı dinlere, farklı deri rengine sahiptiler ama hedefleri tekti.
Hedefleri, Dolores İbarruri'nin sözleriydi.
"Dizlerimiz üzerinde yaşamaktansa ayakta ölmeyi yeğleriz.. Geçit Yok!"
Bir anda tüm Madrit sokakları Geçit Yok(No Pasaran) afişleriyle doldu.
"No Pasaran" artık faşizme karşı mücadelenin sloganıydı..
Onların bu onur savaşına dünyanın çok ülkesinden devrimciler de katıldı..
Glasgow'daki o heykel, İskoçya'dan Madrit'e giden devrimciler anısına dikilmişti.
Nazım Hikmet bir şiirini onlara adamıştı.
"Ne mâveradan ses duymak;
ne satırların nescine koymak o “anlaşılmayan şeyi”
ne bir kuyumcu merakıyla işlemek kafiyeyi;
ne güzel lâf ne derin kelâm
çok şükür
hepsinin
hepsinin üstündeyim bu akşam.
…ne kadar güzel şey yaratacaklarsa
yani o korkunç hasreti daüssılâsı içimin
güzel gözlerindedir
Madrit kapısındaki nöbetçimin."

*. *. *

Madrit halkının faşizme karşı direnişi tam 3 yıl sürdü..
Kana kan..
Dişe diş..
Yüreklerinde betimsiz sevdalar taşıyanlara ölümün hükmü yoktu..
Tıpkı Franco faşistlerinin kurşuna dizdiği İspanyol şair Garcia Lorca'nın mısralarındaki gibi.
"Özgür olmayan insan nedir?
Söyle bana Marina.
Söyle seni nasıl sevebilirim.
Özgür olmazsam..?
Sana kalbimi nasıl açabilirim.
Bu yürek benim değilse?"
Özgürlükleri için direndiler.
Ayaklarının üstünde öldüler.
Çünkü savaş mert değildi.
Düşman güçlüydü.
Amerika, Hitler Almanyası, Mussolini İtalyası, Salazar Portekiz'i Franco'yu destekliyordu..
Asker ve silah yağdırıyorlardı.
Ve maalesef Türkiye Cumhuriyeti.
Türkiye tarafsız gibi görünse de, Karadeniz’den İspanya’ya cumhuriyetçilere yardım götüren Sovyet gemilerinin İstanbul Boğazı’ndan geçmesine izin vermedi.
1937 yılında bir kararname ile Madrit halkına Türkiye'den gönüllü katılımları yasakladı.
Ekrem König isimli bir İçişleri Bakanlığı çalışanı, sahte evrak ve imzalarla Kanada'dan Türkiye adına uçak alıp, İspanya'ya gönderdi.
Uçakları cumhuriyetçilere mi, yoksa faşistlere mi sattığı hiç açıklanmadı..
Sonunda Madrit düştü.
Ama, İspanya halkının üç yıl süren bu onur direnişi tarihin altın sayfalarında yerini aldı.

*. *. *

Dolores İbarruri işte bu direnişin sembolüydü..
1895'te Bask'ta doğmuştu.
Yoksul bir madenci ailenin çocuğuydu.
Parasızlık nedeniyle okuyamamıştı.
Balık satarak, hizmetçilik yaparak büyümüştü.
1917’de İspanya Sosyalist İşçi Partisi’ne üye oldu.
1920’de, İspanya Komünist Partisi’nin kurucuları arasında yer aldı.
1930’da İspanya Komünist Partisi Merkez Komitesi’ne seçilen ilk kadındı.
1933’te İspanya parlamentosuna milletvekili seçildi.
1934’te Paris’te düzenlenen Dünya Kadın Kongresi’nde ülkesini temsil etti.
1936'da temsilciler meclisine başkanlık etti.
1939'da Madrid’in düşmesiyle önce Paris’e, ardından da Sovyetler Birliği’ne sığındı.
1944'de İspanya Komünist Partisi’nin genel sekreteri oldu..
1960'da partinin başkanlığını üstlendi.
1975'de Franco ölünce ülkesine geri döndü.
1977'de tekrar milletvekili seçildi.
1989'da 93 yaşında öldüğünde İspanya Komünist Partisi'nin başkanı olarak mücadeleyi sürdürdü
Dizlerinin üzerinde yaşamaktansa, ayakta ölmeyi tercih etti.
Ve o sözü hiç unutulmadı.
No Pasaran!
Geçit Yok!


*. *. *



İskoçya Glasgow'da bir heykel.
Clyde Caddesi'nde.
Bir kadın heykeli.
Siyah giysili.
Pelerinli.
Heybetli.
İki elini yukarıya kaldırmış.
Başı dik.
Bakışlarında umut, kararlılık, direniş var.
Adı, Le Pasionaria.
Şöyle yazıyor altında.
"Dizlerinin üzerinde yaşamaktansa, ayakta ölmeyi yeğle."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AHMET KAYA İLE FİKRET KIZILOK TAŞLAMASI

..VE O ANDA GÖKTEN BİR GEYİK DÜŞTÜ.

TÜRKİYE'NİN BİR NUMARALI KADINININ SIRLARLA DOLU YAŞAM ÖYKÜSÜ.