"BU ÜLKENİN DENİZİ DE, KERİZİ DE BİTMEZ!"



1950’lerde bir “Sülün Osman” vardı.
Sahtekarların kralıydı.
Beyoğlu’nda işleyen  tramvayı, Galata Kulesi’ni, Eminönü meydanındaki saati, şehir hatları vapurlarını uyanık geçinen saf vatandaşlara satıyordu.
Vatandaşın çok parası yoksa kiralıyordu!
Taksim Meydanı'na paspas seriyor, üstünden geçenlerden 'burası benim' diyerek para alıyor, daha sonra ''Ne kadar kazanıyorsun sen buradan'' diye soranlara komple Taksim Meydanı'nı satıyordu.
İzmir Saat Kulesi'ni bile sattığı söylenir.
Çok kişinin canını yaktı.
Ama uyanık dediler.
Gazetelerde manşetlere çıkardılar.
Filmini çektiler.
Yetmedi.
Hapishanede “Alınteri ile Yaşamak” konulu konferans verdirdiler.



Sülün Osman’dan sonra bir Raki çıktı ortaya.
Dolar taşımanın suç olduğu yıllarda Almancı  veya Amerikalı kılığında büyük otellerde bavulla döviz satarak çok kişiyi dolandırmıştı.
Karaborsa döviz almak suç olduğundan kimse şikayet edemiyordu.
Sonra Banker Kastelli.
Yıllık enflasyon yüzde 30 iken,  aylık yüzde 12 faiz ile para topluyordu. 
Milli gelirin 70 milyon dolar olduğu günlerde Kastelli'nin elinde 100 milyar para toplanmıştı.
40 bankanın, bankerleri saf dışı bırakan karara imza atmasıyla millet Kastelli’ye çarpılmaktan kurtulmuş oldu.
Aynı dönemde  ''Papatyalı banker'' olarak bilinen Bako dillerdeydi.
 Binlerce kişinin parasını batırarak üne kavuştu. 
Bankalardan kredi alırken imza yerine papatya resmi yaparak alenen devletle
dalga geçiyordu.
Emlak Bankasını bile dolandırmıştı.


Hele hele bir Selçuk Parsadan vardı ki, sormayın.
Tansu Çiller’in başbakanlığı döneminde, “örtülü ödenek donlandırıcılığı” ile ünlenmişti.1995 seçimlerinden önce, emekli orgeneral Necdet Öztorun’un adını kullanarak, örtülü ödenekten 5.5 milyar lira götürmüştü.



Sonrasını daha iyi hatırlatayacaksınız.
Yimpaşlar, Kombasanlar, Deniz Fenerleri.
Soydukça soydular milleti.
Şimdi de Çiftlik Bank olayı.
27 yaşındaki bir velet 78 bin kişiden milyonlarca lira toplamayı başardı.
Aralarında askerler, polisler ve milletvekillerinin de olduğu söyleniyor,
Türkiye günlerdir bu soygunu konuşuyor.
Herkesin dilindeki argo söz şu.
“Bu memleketin denizi de, kerizi de bitmez.”
Bazılarını da Aziz Nesin’in sözünü hatırlatıyor.
“Bu milletin yüzde 60’ı aptal”
Yüzde 60’ı az bulanlar bile var.



1950’lerin ünlü soyguncusu “Sülün Osman” yakalandıktan sonra dönemin gazetelerine şu açıklamayı yapmıştı.
Benim dolandırdığım insanların aslında kendileri dolandırıcıydı. Mesela sahte bilezikleri “asıl fiyatı 1000 lira ama eşim hasta 300 liradan satıyorum” dediğimde, bilezikleri alan adam kuyumcuya gidip 1000 liraya bozdurabileceğini ve hiç elini yormadan, oturduğu yerden havadan 700 lira kazanacağını düşünüyordu. Gayet açık ki, benim sıkıntımdan yararlanıp beni dolandırmayı düşünmüştü. Onlar kendilerini akıllı sanıyordu ama akıl akıldan üstündür. Ben hayatım boyunca beni dolandırmaya kalkışmamış tek bir kişiyi dolandırmadım.
Ha unutmadan.
Sülün Osman Aziz Nesin’i mahkemeye vermişti.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AHMET KAYA İLE FİKRET KIZILOK TAŞLAMASI

..VE O ANDA GÖKTEN BİR GEYİK DÜŞTÜ.

TÜRKİYE'NİN BİR NUMARALI KADINININ SIRLARLA DOLU YAŞAM ÖYKÜSÜ.