BAK ARKADAŞIM...




“Bu coğrafyayı çok seviyorum."

Doğru söylüyorsun.
Çünkü gözler yalan söylemez.
Burayı gerçekten seviyorsun ve burada çok mutlusun değil mi?

“Gökova ve Datça yarımadası bir cennet. Koyları, ormanları, denizi, güneşi, çiceği, böceği, herşeyi farklı. İyi ki, buradayım. Burada yaşadığıma her gün şükrediyorum.”

Ne mutlu sana, bu ülkenin şanslı insanlarındansın. Peki çok sevdiğin, çok mutlu olduğun bu güzel coğrafyada ne yapıyorsun?

“Geziyorum, yürüyüşler yapıyorum, denize giriyorum, dağların, ovaların, çiceğin, böceğin, iklimin tadını çıkarıyorum.”

Başka.

“Balını, bademini, balığını yiyorum.”

Başka.

“Daha ne olsun ki! Bir insan başka ne yapabilir?”

Bak arkadaşım! Bak seni çok mutlu eden, çok sevdiğin bu güzelim koylar,  doğal SİT alanları bir bir imara açılıyor. Daha iki gün önce Gökova'da denizi bile imara açtılar. MUÇEV adında sözde vakıf ama özde bir limited şirket aracılığıyla koyları işadamlarına kiralıyorlar. Yakında denize parayla gireceksin. Kıyılarda denize sıfır dev oteller dikiyorlar, etrafını duvarlarla çeviriyorlar. Sana girmek yasak. Okluk koyunun halini biliyorsun. Yol yapılıyor diye asırlık ağaçları kesiyorlar. Ekolojik dengeyi bozuyorlar. Onlarca endemik tür yok oldu bile. İmar planlarına küçük dokunuşlarla siteleşmenin önünü açıyorlar. Bir kaç site yapıldı zaten. Sağımızı solumuzu baz istasyonlarıyla, rüzgar tirbünleriyle doldurdular. Gökova’nın kuzey kıyısını termik santrallerle zehire boğdular. O zehirli gazlar rüzgarla seni de, beni de zehirliyor. Yakında jeotermal saha için ihale açacaklar, Emecik tarafını delik deşik edecekler.  Dünya Ralli Şampiyonası’nın parkurunu bu güzel koylardan, doğal yaşamın içinden geçirecekler. Yakında kokusu çıkacak. Kısacası senin yaşamaktan mutlu olduğun, çok sevdiğin bu coğrafyaya bir yağma soyu gibi saldırıyorlar. Karşı durulmazsa buralar yakında Bodrum, Çeşme gibi olacak. Peki tüm bunlara karşı sen ne yapıyorsun? Sadece eleştirmekle mi yetiniyorsun? Oysa, insan sevdiğine değer verir değil mi? Peki, sen sevdiğin coğrafyaya ne kadar değer veriyorsun? 

“Verdiğim değeri nasıl gösterebilirim?”

Sahiplenerek. Biliyorum bu yazdıklarıma sen de karşısın. Sen de eleştiriyorsun. İyi de çözüm önerin ne? Hep eleştirmek, moral bozmak ve sonunda geri çekilmek değil midir?  Üstelik karşısındakinin amacını da biliyorsun. O bunu sürekli yapıyor zaten. Peki sen ne yapmalısın? Bu coğrafyaya verdiğin değeri nasıl göstermelisin?
Bak, bu yağmaya direnen, karşı çıkan insanlar var. Sivil toplum kuruluşları var. Onlar sana sesleniyor. Onların senin gibilerine ihtiyaçları var. Elini taşın altına sokmalısın. Yükün bir kısmını omuzlamalısın. Ancak, o zaman bu coğrafyaya sevginin gösterebilirsin. Kurubük’ü düşün.  O yasal direniş olmasaydı, o karşı duruş olmasaydı orası bugün bir işadamınındı ve bu yaz orada denize parayla girecektin. Bak bu sabah bir grup insan Ilıca deresindeki çöpleri temizledi, kablumbağaları ölümden kurtardı. Bir grup insan Esenada’daki harabe hükümet konağıyla ilgilendi. Bir grup insan Datça ve çevresini korumak için çareler tartıştı.  O insanlar yarın da, ertesi gün de, daha ertesi gün de bunları yapacaklar. Yaşadıkları çevreye sahip çıkmak için emek ve zaman ayıracaklar. Mesela yarın Muğla Çevre Koruma Platformunun Datça ayağının toplantısı var. Haberin var mı? Sen bu işlerin neresindesin?

Yılmaz Güney'in sözlerini hatırladın mı?
Ne demişti.
"Arkadaşlar dışarıda bir şeyler oluyor, farkında mısınız?
Uykuda olanları sarsın, uyandırın.
Herkese söyleyin, yakında ışıklar kesilebilir.
Karanlıkta ne yapacaksınız?"

Diyeceksin ki, ama ben iyi insanım. 
Doğru.
Diyeceksin ki, ama ben doğa severim, hayvanseverim. 
Doğru.
Diyeceksin ki, ama ben kendi çıkarımı gözetmem.
O da doğru.
Ama ben de sana diyeceğim ki; Bertolt Brecht’in şu mısralarını oku,

"Anladık iyisin,
Ama neye yarıyor iyiliğin.
Seni kimse satın alamaz,
Eve düşen yıldırım da
Satın alamaz.
Anladık dediğin dedik,
Ama dediğin ne?
Doğrusun, söylersin düşündüğünü,
Ama düşündüğün ne?
Yüreklisin.
Kime karşı?
Akıllısın,
Yararı kime?
Gözetmezsin kendi çıkarını,
Peki gözettiğin kimin ki?
Dostluğunu diyecek yok ya,
Dostların kimler?"

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AHMET KAYA İLE FİKRET KIZILOK TAŞLAMASI

..VE O ANDA GÖKTEN BİR GEYİK DÜŞTÜ.

TÜRKİYE'NİN BİR NUMARALI KADINININ SIRLARLA DOLU YAŞAM ÖYKÜSÜ.