UYKUSUZLUK GÖĞÜNDE BİR DOLUNAY

Bu gece dolunay gecesi.
Ay tüm güzelliğiyle üstümüzde.
Güzel uydumuz binlerce yıl ne çok kültürü etkiledi.
Evreleri, parlaklığı, değişen rengi, konumu, yakınlığı onu Tanrıça yaptı.
Çünkü doğurgandı.
Yeni aydan dolunaya geçerken, sanki ana rahminde bir cenini simgeliyordu.
Ege kıyılarında Selene dediler adına.
Ay tanrıçası Selene.
En sevdiği yer Bafa Gölü'ydü.
Onun döneminde o göl Ege denizine açılan bir körfezdi.
Antik Herakleia kenti bu körfezde kurulmuş ve Karialılar Ay Tanrısı Selene'yi kutsamıştı.
Selene her gece Latmos dağlarından(Beşparmak) körfezi aydınlatırken, çoban Endymion'a gönlünü kaptırmış  ve bu aşk dillere pelesenk olmuştu.
Körfez yüzlerce yıl  Menderes nehrinin selleri ve o sellerin getirdiği topraklarla denizden koptu.
Ve bugünkü Bafa Gölü oluştu.
Ama Herakleia kenti hala ayakta. 
*  *  *
Dolunayın izlerken günün son haberlerine takıldı gözüm.
Rize ve Artvin'de sel felaketi yaşanıyor.
Fındıklı ilçesinde dereler taştı, yollar kapandı.
Ev ve iş yerlerini su bastı.
İlçe merkezlerinde cadde ve sokaklar göle döndü.
Iki köy boşaltıldı.
Bir çok köy yolu ulaşıma kapatıldı.
Yıkılan evler, suya kapılan otomobiller.
430 ev ve işyeri balçık altında.
Hasar çok büyük.
Bir kişi kayıp.

Cumhurbaşkanı selzedelere çay dağıttı.
Sel manzarasında afiyetle içsinler diye. 
Sonra da öğüt verdi.
Dikey değil yatay binalar yapın.
Televizyon muhabiri bir vatandaşa uzattı mikrofonu.
"Takdir-i ilahi" dedi vatandaş, "Allah'ın takdiri.

*  * *

Moralim bozuldu.
Tacitus'u dinledim yine.
"Yeryüzündeki çirkinlikler moralinizi bozarsa, gözünüzü gökyüzüne çevirin."
Dolunaya bakıyorum.
Ay Tanrıçası Selene'ye.
Bundan 2000 yıl önce Rize'nin 1300 kilometre güney batısında, Büyük Menderes Nehri'nin kuzeyinde bir kent kuruldu.
Nysa.
Aydın Sultanhisar'da.
Ortasından çılgın bir nehir geçiyordu.
Zaman zaman azğınlaşan bir nehir.
Dönemin şehir planlamacıları, mimarları kenti nehrin iki yamacına iki ayrı yerleşim gibi kurmuştu.
Üç köprüyle birbirine bağlamıştı.
Nehrin debisi ne kadar artarsa artsın, kent sellerden etkilenmiyordu.
Nysa Karia'nın en önemli eğitim merkeziydi.
Oranın insanları Ay Tanrıçası Selene'ye tapıyor, şarap tanrısı Dionysos’u hemşerileri sayıyordu.

Ama bilime, sanata, kültüre büyük önem veriyorlardı.
Coğrafyanın atası Amasyalı Strabon orada eğitim görmüştü.
Iki katlı kütüphaneleri dönemin en önemli bilgi merkezlerinden biriydi.
Binlerce kitap okurla buluşuyordu.
Gymnasium önemli bir eğitim kurumuydu.
10 bin kişilik tiyatrosu vardı.
O tiyatroda tragedia ve drama oynanıyordu.
Bağbozumlarında danslar sergileniyordu.
Nysa Apollonios, Aristodemos ve Sostrados gibi önemli filozofların da vatanıydı.
2000 yıl boyunca nice seller taşkınlar gördü ama yıkılmadı.
Bugün hala ayakta. 

*  *  *

Romalı Şair Luvenalis'in şöyle bir sözü var.
"Doğa ile bilgelik hiç bir zaman çatışmaz."
Bilgisizlik ise doğaya yenik düşer. 
Gecenin kör saati geldi yine.
Uyku saati.
Televizyonlarda son haberleri izliyorum.
Rize ve Artvin sel felaketiyle yaralı.
Cumhurbaşkanı çay dağıttı vatandaşlara.
Afiyetle için diye.
Sonra nasihat verdi.
Evleri dikey değil yatay yapın.
Selde zarar gören bir vatandaşa uzattılar mikrofonu. "Takdir-i ilahi" dedi. "Allah'ın takdiri." 
Iyi uykular.
(Kapak fotoğrafı alıntıdır)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AHMET KAYA İLE FİKRET KIZILOK TAŞLAMASI

..VE O ANDA GÖKTEN BİR GEYİK DÜŞTÜ.

TÜRKİYE'NİN BİR NUMARALI KADINININ SIRLARLA DOLU YAŞAM ÖYKÜSÜ.