TÜRKİYE'NİN BİR NUMARALI KADINININ SIRLARLA DOLU YAŞAM ÖYKÜSÜ.


Adı Sekine Kankotan'dı.
Henüz çocuk yaşta dünyalar güzeli bir kızdı.
Munzur'un eteklerinde Hozat'ta yaşıyordu..
Ağzunik köyünde..
Bir kuzusu vardı..
Hergün onu kovalar, yakalamaya çalışırdı..
Yabani meşe palamutlarının, kengerlerin arasında koşardı.
1937 yılının son aylarıydı..
Bir gün dağlardan kurşun sesleri gelmeye başladı.
Köpek havlamaları silah seslerine karışıyordu.
Munzur'un zirvelerinde tayyareler dolaşıyordu.
Bomba sesleri, pepuk kuşlarını susturuyordu.
Bütün köy Aliboğaz'da bir mağaraya saklandılar.
Mağarada 300 kişi kadardılar.
Ancak askerler buldu onları.
İçeriye bomba attılar.
Dışarı çıkanları zincirle birbirine bağladılar.
Sonra bir çukura götürüp, makinalılarla taradılar.
Kurşun sesleri, çığlık seslerini bastırdı.
Kekik kokuları yerini barut kokusuna bıraktı.
Kız çocukları hariç herkesi öldürdüler.
Olaylar bittikten sonra çevreden gelen yakınları Sekine'yi aradı.
Annesi, babası öldürülmüştü ama Sekine Kankaton kayıptı.
Çukurlara, mağaraya baktılar, yoktu.
Belki de diğer kız çocukları gibi bir subay Sekine'yi evlatlık edinmişti.
"inşallah öyledir" dediler, "inşallah yaşıyordur."
*. *. *
Adı Sekine Muslu idi.
Manisa'nın asma bahçesi Alaşehir'de zengin bir tüccarın en büyük kızıydı.
Bağlarda büyümüş, el üstünde tutulmuştu.
Evlenme yaşına geldiğinde bir subaya aşık oldu.
Ailesi bu ilişkiye karşı çıktı.
Kaçarak evlendi.
Eşi zamanla general oldu.
Önce ordu komutanlığına, sonra genelkurmay başkanlığına yükseldi.
12 Eylül 1980'de de ordu yönetime el koyunca o da Türkiye'nin en yüksek makamındaki kadını oldu.
O Kenan Evren'in eşi Sekine Evren'di.
Türkiye Cumhuriyeti Devlet başkanının eşi.
Ülkenin "First Lady"'si.
Ama diğer "First Lady"lere hiç benzemiyordu.
Aşırı tutumluydu.
Sadeliği severdi.
Görterişten ve medyadan uzak dururdu.
Kenan Evren'in ısrarına ragmen Çankaya Köşkü'ne taşınmadı.
Lojmanda yaşamayı tercih etti.
Nedenini, vefat ettikten bir süre sonra kızı Şenay Gürvit açıkladı.
"12 Eylül olmuş, annem felçli, Genelkurmay Başkanlığı lojmanlarında kalıyorlar, ev birkaç katlı olduğu için annem inemiyor, dolayısıyla odasından çıkamıyor. Babam "Köşk'e taşınalım mı? Orası düz ayak, salona inebilir, gezebilirsin" diyecek oldu. Konuşamayan annemin boğazından çığlık gibi bir "hayır" koptu ve "darbeyle gelindi, bizim taşınmamızın resmi olması gerekir. Referandum yapılmadan, halk istemeden asla gitmem" dedi. Gururluydu, laf söylenmesini kabul edemezdi. Referandumu göremedi, lojmanlarda öldü."
Sekine Evren, 1982 yılında vefat edene kadar Çankaya Köşkü'ne bir kez bile adım atmadı.
*. *. *
Peki ya Dersimli Sekine.
Sekine Kankotan.
Ona ne olmuştu?
Akrabaları yıllarca aradı, durdu.
Birara Manisa Alaşehir'e götürüldüğü bilgisini aldılar.
Sekine'nin abisinin oğlu Ali Aziz Kankotan Alaşehir'e kadar gitti.
Sordu, soruşturdu ama bulamadı.

1980 darbesinden bir süre sonra Sekine Kankotan'ın akrabalarından Hayri Koç bir gazetede Kenan Evren ve eşi Sekine Evren'in fotoğrafını gördü.
"Bu bizim Sekine!" dedi, "Dersim'in kayıp kızı Sekine!."
Hayri Koç çocukken Sekine Kankotan'ın en yakın arkadaşlarından biriydi.
Kaybolmadan bir iki gün önce de onunla beraberdi.
Sekine Evren'in Sekine Kankotan olduğundan çok emindi..
Herkese haber saldı..
Yakınları çalmadık kapı bırakmadı..
Kenan Evren'e bile mektup yazdılar..
Gelen cevap olumsuzdu..

*. *. *
Bu konuyu  "Dersim'in Kayıp Kızları" belgeselini yaparak, Türkiye'de ezber bozan Nezahat ve Kazım Gündoğan çifti gündeme taşıdı..
Belgeselde iddialara, röportajlara, 1937 katliamına tanıklık edenlere yer verdiler.
Uzun araştırmalar yaptılar.
Ancak onlar da kesin bir sonuç alamadı.
Çünkü onlar bu çalışmaları yaparken, Sekine Evren çoktan vefat etmişti..
Üstelik darbe yaparak ülkede yönetimi ele geçirmiş ve cumhurbaşkanı olmuş bir generalin eşi ile ilgili bilgi toplamak hiçte kolay değildi..
Türkiye'nin First Lady'si sırlarıyla hayata veda etmişti..
Geride bir çok soru bırakarak.
*. *. * 
Peki gerçekten Sekine Evren, Dersim'in kayıp kızı Sekine Kankotan mı?.
Bu konuda aydınlanması gereken çok soru var..
Örneğin, Kenan Evren anılarını kaleme aldığı "Zor Yıllarım" kitabında eşi Sekine Evren'i şöyle anlatıyor.
"Rahmetlinin bazı inançları vardı. Daha evvel yazdığım gibi, namaz kılmazdı, yobaz tarafı yoktu ama bazı inançları vardı. Mesala çamaşır yıkayacağı zaman haftanın günlerinden Çarşamba mı, Perşembe mi tam bilmediğim bir günde yıkamazdı. El tırnakları ile ayak tırnaklarını aynı günde kesmezdi."
Evren'in anlattığı bu gelenekler Dersimli Alevi Kızılbaşların inançlarıydı..
Alaşehir'de doğmuş, sunni bir ailenin kızı bu inanç rituellerini nereden öğrenmişti?..
Ayrıca Kenan Evren yine "Eşim ortaokul mezunuydu..O dönem Alaşehir'de lise olmadığı için okuyamadı" diyor.
Ancak Sekine Evren'in kız kardeşi Perihan Sıkılı, "Babam çok modern bir insandı..Ablamı İzmir Kız Lisesi'nde okuttu" açıklamasını yapıyor..
Bu çelişki niye?..
Sekine Evren'in çocukluğunda Alaşehir'de tek ilkokul vardı..
Beşeylül İlkokulu..
Ancak okul kayıtlarında Sekine'ye ait herhangi bir iz yok..
Çok zengin bir tüccarın kızının okulda kaydının olmamasının bir nedeni olmalı..
Dersim'deki ilkokullarda da Sekine Kankotan'ın tek kaydı yok.
Neden?..
Sekine hanımın kızlarının anneleri için, "Çileli bir yaşamı vardı" sözü ne anlama geliyor?.
En önemlisi 1980 darbesinden sonra Sekine Evren bir kişiyi askeri bir helikopter ile Hozat'a gönderip, ailesini araştırdı mı?..
Sorular, sorular..
Cevap bekliyorlar..
*. *. *
Türkiye geçmişiyle yüzleşmedikçe bunun gibi yüzlerce soru cevapsız kalacak.
Sekine Evren'in kızları ve kardeşleri konuşmadıkça, Genelkurmay arşivlerini açmadıkça gerçeği kimse öğrenemeyecek..
Çünkü Genelkurmay'ın arşivlerinde Dersim'li kızların hangi ailelere evlatlık verildiğinin kaydı olduğu biliniyor..
Kırım ve asimilasyonun belgeleri orada..
Bu konuya merak edenler Nezahat ve Kazım Gündoğan'ın "Dersim'in Kayıp Kızları" kitabını mutlaka okusunlar..
Ve cevabı kendilerine versinler..
Sekine Evren, Sekine Kankotan mı?..
Gündoğan çiftinin başka çalışmaları da var..
Keşiş'in Torunları, Hay Way Zaman ve çok yakında Vank'ın çocukları.
Okuyun derim..
Okuyun, çünkü mürekkebin aktığı yerde kan akmaz.

Yorumlar

  1. Sekine Evren ölene kadar Kenan Evren idam imzalamamış,yani imzalayamamış.Araştırılmasında yarar var.

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Sedat, Değerli Kardeşim, anılarımızın bir çok yerinde kesişen noktalarımız oldu. Sayfa'na taşıdığın bu araştırma özeti beni Kenan Evren ve Sekine Evreni tanıdığım günlere taşıdı.
    Ben Datça'da iken Kenan Evren Ege ordu komutanıydı. Datça'da kurulacak Hava radar için yer aranıyordu. Kenan Evren beni aradı. Benim eski Harbiyeli olduğumu'da öğrenmiş. Bana, "Kaymakam Bey Hava Radar yeri için Datça'ya geleceğim. Eşimi de getirmeyi düşünüyorum. Datça'nın balığı meşhurmuş. Orada balık yiyeceğimiz yer var mı dır?" dedi.
    Olur mu paşam, karınca kaderince evde yeriz o balığı. dedim.
    Geldiler. Hatırladığım kadarıyla yanlarında Sekine Hanımın kız kardeşi ve eniştesi de vardı. O zaman böyle değil di, bol ve çeşitli balık vardı. Eşimin becerileri ile mezelerde eklenince soframız oldukça zenginleşmişti.
    Harbiye sohbetleri ile yemeğe başladık. Sekine Hanımın tavır ve davranışları gerçekten ilgimi çekmişti. Mütevazi, az konuşan, hep dalgın bir hali vardı. Ama Kenan Evren'in Sekine Hanıma karşı davranışları da ilginçti. Devamlı onunla ilgileniyordu, güzel sözler söylüyordu, hatta hiç unutmadığım Sekine Hanımın çenesini okşayarak, ve ilginç hitabıyla, ".... bak şu balık daha güzel" deyip tabağına balık koyuyordu.
    12 Eylül den sonra, aynı Kenan Evrenin halkına yaptığı zulmü, adam öldürmemiş genç yurtseverleri, gözünü kırpmadan astırmasını gördükçe köpeği, kediyi seven Hitleri, Musoliniyi düşündüm.
    Aynı Kenan Evren beni, önce Kaymakamlıktan Hukuk İşleri Müdürlüğüne, sonrada hapse gönderdi.
    Lanet olsun geçmişimizi karartan, geleceğimizi karartmaya çalışan tüm diktatörlere...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

AHMET KAYA İLE FİKRET KIZILOK TAŞLAMASI

..VE O ANDA GÖKTEN BİR GEYİK DÜŞTÜ.