KNİDOS’TAN ÇALINAN 2000 YILLIK BİR SUNAK TAŞININ İLGİNÇ HİKAYESİ


1988 yılıydı.
Yağışlı,fırtınalı bir kış günü.
Ege ve Akdeniz'in hırçın dalgaları Knidos sahillerine vuruyor.
Berbat bir hava.
O gün ören yerinde in cin top atıyordu.
Knidos nedense boş bırakılmıştı.
Geçici jandarma karakolu kapatılmış, koya teknelerin girmesi yasaklaşmış, köylünün keçilerini otlatması bile engellenmişti.
Marmaris Müzesi’ne bağlı iki gişe görevlisi de akşam saat 17.00’de paydos etmişti.
Antik kenti soysalar, kimsenin haberi olmazdı.
Soydular.
Kimsenin haberi olmadan soydular!
Hava kararmak üzereyken bir kamyon gizlice ören yerine girdi, Apollon Tapınağı’nın hemen yanından bunun 600 kilo ağırlığındaki mermer sunak taşını çaldı.
Sunak, Roma dönemine aitti.
En az 2000 yıllık.
Dönemin Balıkaşıran Gazetesi
Üzeri bir koç kafası ve girlantlarla(*) süslenmişti.
Kamyon yükünü alır almaz tam gaz yarımadayı terketti.
Tek girişli olan Datça Yarımadası’nda böyle bir tarihi eser kaçakçılığı, cesaretten çok hırsızın arkasının güçlü olduğunun göstergesiydi.
Demek ki, bir yerlerden kamyonun kontrol edilmeyeceği garantisi verilmişti.
Kimse kontrol etmedi.
Hırsız direksiyonda keyifle sigarasını içe içe Datça’yı terketti.
Olay ertesi gün duyuldu.
Ortalık ayağa kalktı.
Özellikle yerliler.
Tepkiler büyüyünce hırsızlık ulusal basına yansıdı.
Gazeteler hırsızlığı deştikçe ilginç ayrıntılar ortaya çıkıyordu.
Sunak taşında birilerinin gözü olduğu jandarmaya bildirilmişti.
Ancak nedense tedbir alınmamıştı.
Bunun üzerine dönemin Muğla Valisi Kültür Bakanlığı’na başvurarak, “biz Knidos’tan çıkan tarihi eserleri koruyamıyoruz, bunları buradan alın” diye bir resmi yazı gönderdi.
Kültür Bakanlığı da çalınan sunak ile ilgili soruşturma başlatırken, Knidos’tan çıkan eserlerin Marmaris’e götürülmesine karar verdi.
Dönemin Balıkaşıran Gazetesi
Bir kaç ay sonra bir sabah yine esrarengizbir kamyon geldi Knidos’a.
İçinde şapkalı bir kadın ve 4-5 işçi var.
Marmaris’ten geliyorlardı.
Bakanlık talimatıyla Knidos’tan çıkan tarihi eserleri Marmaris Müzesi’ne götüreceklerdi.
Haberi duyan Yazıköylüler ve Datçalılar olay yerine koştu.
Kamyona yüklenen tarihi eserleri geri indirdiler.
Köylüler “devlet bu eserleri koruyamıyorsa, biz koruruz” diye yetkililere de rest çektiler.
Havada yüksek gerilim vardı ve Datçalılar eserleri vermemeye kararlıydı.
Bunun üzerine kamyon geldiği gibi geri gitti.
Ancak, iki ay sonra bir sabah vakti, bir bölük jandarmanın eşliğinde yine bir kamyon ören yerine girdi
Jandarma çevrede olağanüstü güvenlik almıştı.
Yolları bile kesmişlerdi.
Bunu gören köylüler dağ tepe aşarak Knidos’a ulaşmayı başardılar.
Bazılarının elinde sopalar var. 
Kadınlar ve erkekler.
Yazıköy'de kalanlar Knidos’a giren kamyonun kaçamaması için köyün otobüsünün tekerleğini söndürerek yolu kapattı.
Antik kentte  tam bir arbede yaşanıyor.
Dönemin Balıkaşıran Gazetesi
Marmaris müzesinden gelenler tarihi eserleri kamyona yüklemeye, köylüler de engellemeye çalıştı
Önce kadınlar jandarma ile kavgaya tutuştu, sonra erkekler.
Devlet ve vatandaş birbirine girdi.
Jandarma dipçikle müdahale ediyor, ancak, köylüler pes etmiyordu.
Bir anda komutandan “ateş” emri geldi.
Jandarma havaya ateş açtı.
Sonra Komutan bağırdı.
“İşimizi engellemeye kalkan olursa vururuz!”
Datçalılar’ın artık yapacak bir şeyleri yoktu.
Bir kaç ay önce 600 kiloluk sunak taşını çalınmasını önleyemeyenler(!) Knidos’a ait tarihi eserleri bir kamyona koyarak Marmaris Müzesi’ne götürdü.

*.  *. *

Peki 1998 yılında Apollon Tapınağı’nın yanından çalıran 600 kiloluk mermer sunak taşına ne oldu?
Sunak yıllar sonra Marmaris’te boş bir arazide bulundu.
İlginçti.
Çünkü yeni bırakılmış gibi temiz ve toprağa batmamıştı.
İşin daha da ilginci sunak taşının bırakıldığı boş arsanın hemen bitişiğinde, silah zoruyla yönetimi ele geçirip devletin en üst kademesine oturmuş birinin villası vardı.
Tarihi eser kaçakçısının 600 kiloluk bir mermer sunağı böyle bir arsaya bırakması için aklından zoru olması gerekirdi.
Ya da?
Bu soruları kimse sormadı.
Hırsızlığı kimse araştırmadı. 
Sunak taşı boş arsadan alınıp Marmaris Müzesi’ne kondu.
Ve olay kapatıldı.
Knidos'u soyan Charles Newton'a, Iris Love'a lanet yağdırırken, içimizdeki hırsızları da unutmamak gerekiyor!
Kimbilir, belki bir gün bu hesaplar sorulur, bu hesapları soracaklar bulunur!


(*) Girlant: Antik Yunan ve Roma'da, çoğunlukla lahitlerde ve bazı sunak taşlarında i İki nokta arasına asılmış yaprak ve çiçeklerden oluşmuş çelenk biçiminde bezeme örgesi. 

Yorumlar

  1. Betçe'yi yağmalayanlarla Salda'daki kum hırsızları aynı.

    YanıtlaSil
  2. Doğamızla, tarihimizle birlikte geleceğimiz de çalınıyor.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

AHMET KAYA İLE FİKRET KIZILOK TAŞLAMASI

..VE O ANDA GÖKTEN BİR GEYİK DÜŞTÜ.

TÜRKİYE'NİN BİR NUMARALI KADINININ SIRLARLA DOLU YAŞAM ÖYKÜSÜ.