COVİD-19 VE ZAKKUM ÇİCEĞİ



Bugün iki yazı dikkatimi çekti.
Biri Uğur Dündar’ın Sözcü’deki köşe yazısı.
Dündar, “Son Çicek için ayağa kalkın” başlıklı yazısında, İzmirli yılmaz kalem, ustam Okan Yüksel’in kendisine anlattığı bir öyküyü kaleme almış.
Öyküde, Amerikalı yazar James Thuber, çok sayıda dünya savaşının ardından yeşeren bir çiceğin insanlar üzerindeki mucizevi etkiyi ve yaşamın o korkunç savaşlara rağmen nasıl yeniden canlandığını anlatıyor.
İkinci yazı ise İzmirli eskimeyen dostum Atilla Köprüoğlu’na ait.
Köprülüoğlu da 9 Eylül Gazetesi’ndeki köşesinde  Yunanlı ünlü edebiyatçı Nikos Kazancakis’in yaşam felsefesini kaleme almış.
Köprülüoğlu yazısını “Dünyada, çiçek, çocuk, kuş olduğu  sürece korkma; yaşam yolunda demektir!’’ cümlesiyle tamamlamış.
Şu Korona günlerinin çaresizliğinde, çicek ve umut, çicek ve yaşam.
Uğur Dündar, Okan Yüksel ve Atilla Köprülüoğlu’nun çicek metaforu, bana da gerçek bir çicek mucizesini hatırlattı.


X  X X 

Cennet gibi bir şehirdi.
İçinden 6 nehir geçiyordu.
Suyla buluşan bereketli topraklardan yeşillik fışkırıyordu.
Çeşit çeşit ağaçlar, binlerce çicek. milyonlarca böcek.
Kuşlar, sürüngenler, memeliler.
Şehir adeta bir botanik bahçesi gibiydi.
Yaşam fışkırıyordu.
Hiroşima’ydı adı.
Hiroşima, çevresinden geçen nehirler nedeniyle Japonca “geniş ada” demekti.
Ama bu güzelim cennet bir sabah cehenneme döndü.
1945 yılıydı.
Ağustos’un 6.
Amerika Birleşik Devletleri’ne ait B-29 bombardıman uçağının Hiroşima’ya bıraktığı atom bombası ölüm saçtı.
Bomba patlar patlamaz 70 bine yakın insan can verdi.
Binalar yerle bir oldu.
Ağaçlar bitkiler kül.
Çicekler böcekler buhar.
Hayvanlar da.
Hiroşima’da yaşam durmuştu.
Bir zamanların cennet kenti artık bir mezarlıktı.
Hayatta kalanlar kısa sürede kenti terk etti.
Yaşama dair hiç bir iz kalmadı.
Kapkara bir gökyüzü, kapkara bir toprak, zehirli bir hava.
Bilim insanları uzun yıllar Hiroşima’da tek bir ağaç, tek bir bitki yetişmeyeceğine inanıyordu.
Ama…
Hani Pablo Neruda’nın meşhur sözü var ya.
“Bütün çiçekleri koparabilirsiniz
ama baharın gelişini engelleyemezsiniz."
Amerikan emperyalizmi bütün çicekleri koparsa da, bütün canlıları öldürse de Hiroşima’ya baharın gelmesini engelleyemedi.
Atom bombasından aylar sonra kömür gibi yanmış topraktan bir çicek filizlendi.
Sonra iki oldu çicekler.

Sonra üç.
Beyaz, pembe, mor.
Zakkum’du bu çicekler.
Umuttu.
Zakkumları gören Japonlar yaşam sevincine boğuldu.
Demek ki Hiroşima ölmemişti.
Demek ki bu kentte eskisi gibi yaşanabilirdi.
Hiroşima’yı terk edenler,  zakkumların filizlendiği duyunca  birer birer kentlerine geri döndüler.
Onlar için zakkum çiceği  umudun, direncin,  yenilmezliğin ve  her şeye rağmen yeniden başlamanın sembolüydü.
Bu moralle yaşama yeniden başlayıp, Hiroşima’yı yeniden inşa ettiler.
Ve zakkuma olan minnet borçlarını onu Hiroşima’nın resmi çiceği ilan ederek ödediler.

X   X.  X

Koronavirüs sanki atom bombası gibi çöktü üstümüze.
Haber bültenleri Azrail’in basın bülteni adeta.
Ölümler sayılarla ifade ediliyor artık.
Bir kısmımız evlere kapandık.
Bir kısmımız  çalışmak zorunda.
Çark dönecek diye fabrikaları kapatmıyorlar, inşaatları durdurmuyorlar.
Milyonlarca işçi her gün ölümle burun buruna.
Yukarıdakilerin çarkı bozulmasın diye ekmek parası peşinde koşanlar canlarıyla bedel ödüyor.
Pir Sultan’ın dediği gibi “bozuk düzende sağlam çark olmuyor" maaselef.
Yitirdiklerimizi kefene bile sarmıyorlar, çöp torbasına koyup gömüyorlar.
Kurt puslu havayı sever derler.
Fırsat bu fırsat daha totaliter bir sistemi hedefliyor bütün devletler.
Moralsiziz, endişeliyiz ve ürkeğiz.
Üstelik çaresiz.
Ama hayır.
Umudu yitirmemek gerek.
Umudu beslemek gerek.
İnanın doğada umut fışkırıyor.
Yaşadığım yerin avantajıyla sık sık dağlara, tepelere atıyorum kendimi.
Her yer canlanmış.
Her yerden çicek fışkırıyor.
Adnan Yücel’in mısralarındaki gibi.
“ne kırlarda direnen çiçekler 
ne kentlerde devleşen öfkeler 
henüz elveda demediler. 
bitmedi daha sürüyor o kavga.”
Yaşam kavgası sürüyor hala
Çicekte, böcekte, hayvan da.
Zakkumlar da filizlendiler, çok yakında  çiceğe duracaklar.
Hiroşima’da olduğu gibi umut olacaklar.
Çünkü çiceklerin yeşerdiği yerde, umutlar canlanır.
Umutları canlı tutalım.
Yeni bir yaşam için birbirimizle dayanışma yapalım.
Yardımlaşalım, paylaşalım.
İşte o zaman "“Bütün çiçekleri koparabilir ama
ama baharın gelişini engelleyemezler."

Yorumlar

  1. Evet ! Ben tüm olanları çökmekte olan kapitalizmi egemen kılmak için hazırlanmış bir plan olarak görüyorum.. Yazıda diyor ki ; ,Fırsat bu fırsat daha totaliter bir sistem hedefliyor bütün devletler . Bu da O ülkenin alt yapısına , halkının kültür seviyesine ve ekönomik gücüne bağlı ; Yani her ülke için geçerli değil. Coronayı en az zararla atlatabilirsek, kalanlara , ve corona sırasında yaşananlara bakar karar verilebilir..

    YanıtlaSil
  2. Evet ! Ben tüm olanları çökmekte olan kapitalizmi egemen kılmak için hazırlanmış bir plan olarak görüyorum.. Yazıda diyor ki ; ,Fırsat bu fırsat daha totaliter bir sistem hedefliyor bütün devletler . Bu da O ülkenin alt yapısına , halkının kültür seviyesine ve ekönomik gücüne bağlı ; Yani her ülke için geçerli değil. Coronayı en az zararla atlatabilirsek, kalanlara , ve corona sırasında yaşananlara bakar karar verilebilir..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

AHMET KAYA İLE FİKRET KIZILOK TAŞLAMASI

..VE O ANDA GÖKTEN BİR GEYİK DÜŞTÜ.

TÜRKİYE'NİN BİR NUMARALI KADINININ SIRLARLA DOLU YAŞAM ÖYKÜSÜ.