AT İZİ, İT İZİNE KARIŞIRSA.



Fethullah Gülen hayranıydı.
Gazetesindeki köşesinde Gülen'e güzellemeler yağdırıyordu.
FETÖ'nün Türkçe Olimpiyatlarını hiç kaçırmıyordu.
İki kere Pelsinvanya'ya, hocasının ayağına gitti.
Karşısında el pençe divan durdu.
Elini öptü.
"Biz sizin değerinizi bilmemişiz hoca efendi" dedi.
Şebnem Bursalı'dan söz ediyorum.
ATV'nin Ankara Temsilcisi ve Basın Kartları Komisyonu'nun yetkilisinden.
Bu hanım efendi bugün onlarca gazeteciye basın kartı verdirmiyor.
Gerekçesi; onlar FETÖ'nün gazetesinde çalıştılar, FETÖ'cüler!
Düşünebiliyor musunuz?
Bir zamanların bir numaralı Fethullah Gülen hayranı, şimdi meslektaşlarını FETÖ'cü diye karalayıp, cezalandırıyor.
Bazılarıların suçu, Gülen'in finanse ettiği bir gazetede iş bularak, ekmeğini kazanmak.
Bazılarının suçu da iktidara muhalif olmak.
El insaf.

*.   *.   *

Bu Basın Kartları Komisyonu Türkiye'de gazeteciliğin ne hale geldiğinin en belirgin kanıtı aslında.
Bakın komisyonda kimler var.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Zahid Sobacı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Danışmanı Mücahit Eker.
Sürekli Basın Kartı sahiplerini temsilen ATV Ankara Temsilcisi Şebnem Bursalı.
Basın Kartı sahiplerini temsilen Star Gazetesi yazarı Halime Kökce.
Basın Kartı sahiplerini temsilen TRT Haber Koordinatörü Yahya Bostan.
Medya İş Sendikası’nı temsilen Anadolu Ajansı Finans Haberleri Editör Yardımcısı Hasan Arslan.
Medya Derneği’ni temsilen Daily Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Zahid Altay.
Televizyon Yayıncıları Derneği’ni temsilen Doğuş Yayın Grubu Ankara Temsilcisi Murat Baran Şevişoğlu.
Anadolu Yayıncıları Derneği Başkanı,  Altındağ Belediye Meclis AKP’li üyesi, 24 Haziran seçimleri AKP’den milletvekili aday adayı Sinan Burhan.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nden kimse yok.
Türkiye Spor Yazarları Derneği'nden kimse yok.
Türkiye Gazeteciler Sendikası'dan da yok.
Hepsi iktidar yanlısı.
Hepsi havuz medyası.
İşte bu beyefendiler, hanımefendiler son dönemde 3 binden fazla basın emekçisinin basın kartını iptal ettiler.
Hakettiği halde onlarca gazeteciye sürekli basın kartı vermiyorlar.
Gerekçe aynı, onlar FETÖ'cüler.
Oysa aralarında tanıdığım isimler var.
Onlar ocu bucu değil gazeteci.
Muhalifler.
Palto tutan değil, kafa tutanlardanlar.
Bu zihniyet iki yıl önce benim sürekli basın kartımı da iptal etmişlerdi.
Bana da FETÖ'cü demişlerdi.
Duyduğumda beni bir gülme tutmuştu ki sormayın!
CHP İzmir milletvekili meslektaşım, arkadaşım Atilla Sertel olayı mecliste gündeme getirince "pardon isim benzerliği, yanlışlık oldu" demişlerdi.

*.  *.  *

Atila Sertel iki gün önce mecliste bu basın kartları komisyonunun bütün günahlarını masaya döktü.
Söyledikleri şamar gibiydi.
Ama sözde FETÖ ile mücadele ettiklerini söyleyen iktidar milletvekilleri bu şamarla bile uyanmadı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan iki yıl önce, "At izi, it izine karıştı; FETÖ'cü diye suçladıkları bazı insanların bu işle hiç alakası yok!" demişti.
Bu sözleri bir de basın kartları komisyonu için söylemesinde yarar var.
Çünkü bugün basın kartı konusunda yaşanan aynen budur.

*.   *.  *

Şimdi bunları yazdım ya.
Bir bakarsınız yarın bu komisyon benim sürekli basın kartımı yine iptal edebilir.
Sürpriz olmaz.
Etmezlerse hatırım kalır.
Neyse.
Aşık Serdari ile bitirelim sözü.
"Serdarı halimiz böyle n'olacak
Kısa çöp uzundan hakkın alacak
Mamurlar yıkılıp viran olacak
Akibet dağılır ilimiz bizim."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AHMET KAYA İLE FİKRET KIZILOK TAŞLAMASI

..VE O ANDA GÖKTEN BİR GEYİK DÜŞTÜ.

TÜRKİYE'NİN BİR NUMARALI KADINININ SIRLARLA DOLU YAŞAM ÖYKÜSÜ.