1 Kasım 2018 Perşembe

SANATÇI


MÖ 4'ncü yüzyıldı.
İki ünlü ressam rekabet içindeydi.
Biri Atinalı Zeuxis.
Diğeri Efesli Elanor oğlu Perrhasios.
Bahse girdiler.
Hangisi daha iyi ressamdı?
Kimin resimleri daha gerçekçiydi?
Birer resim yapacaklar ve kesin kararı vereceklerdi.
Halk da sonucu merakla bekliyordu.
Resimler yapıldı, üzerlerine perdeler kapatıldı.
Önce Zeuxis'un atölyesine gittiler.
Zeuxis eserini göstermek için perdeyi açtığında, tuvalde üzüm salkımları vardı.
Sanki gerçek üzüm salkımları.
Öyle ki, üzümleri yemek isteyen bir kaç kuş resmin üstüne kondu.
Tabloyu gagalamaya başladılar.
Resim muhteşemdi.
Bundan iyisi yapılamazdı!
Kazandığını zanneden Zeuxis kibirli bir ifadeyle Perrhasios'a "seninkini görelim" dedi.
Perrhasios'un atölyesine gittiler.
Perrhasios Zeuxis'e "işte benim resmim" diyerek bir perde gösterdi.
Zeuxis resmi görmek için merakla perdeyi açmayı denedi, olmadı.
Bir kez daha denedi, yine olmadı.
Çünkü Perrhasios'un yaptığı resim zaten bir perdeydi.
Sanki gerçek bir perde.
Zeuxis fark edememişti, resmi perde sanmıştı.
Perrhasios'un elini sıktı ve tarihe geçen şu sözleri söyledi.
"Ben kuşları kandırdım, Perrhasios beni kandırdı. En iyi ressam Perrhasios'tur."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne çıkan

DATÇA 1942: EN SESSİZ GECE

1942 yılının Ocak gecesi… Simi adasının taş sokaklarında faşizm geziyordu. Alman üniforması taşıyan İtalyan askerlerin ayak sesl...