GÖÇMEN KUŞLAR


Prof. Dr. Alfred Heilbronn.
Alman yahudisi bir bilim adamıydı.
Münster Üniversitesi’nde botanik uzmanıydı.
Özellikle genetik ve tıpta kullanılan bitkiler konusunda uluslararası üne sahipti.
Hitler’in iktidara gelmesiyle hayatı karardı.
Naziler'in zulmünden eşiyle birlikte Türkiye’ye sığınarak kurtuldu.
1933 yılında Cumhuriyetin Üniversite reformunun ardından  İstanbul Üniversitesi’nde göreve başladı.
Fen Fakültesi’nde botanik biliminin temellerini attı.
Botanik Enstitüsünü kurdu.
Türkiye’nin ilk biyolog ve farmakologlarını  yetiştirdi.
Alman eşini kaybedince Türk asistanı Mehpare Başarman hanım ile evlendi.
Ondan Kurt isminde bir oğlu oldu. 
1941 yılında Alman vatandaşlığından çıkarılınca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçti.
Eşi Mehpare Başarman ile birlikte İstanbul Üniversitesi’nde 14 bin metre kareden geniş bir alana Türkiye’nin ilk botanik bahçesini yaptı.
Beş binden fazla değişik bitkiyi bu bahçede yetiştirdi.
Marmara’nın dağlık bölgelerindeki bitki türlerini toplayıp İstanbul’a getirdi.
Yine eşi ile birlikte Uludağ’daki endemik bitkilerden kurutulmuş bitki kolleksiyonu oluşturdu.
Yeni vatanında herşey yolunda giderken Almanya’da kendisinin başına gelen bu kez Türkiye’de eşinin başına geldi.
1960 darbesini yapan 27 Mayıscılar, ünlü “147”ciler listesine koydukları Mehpare Başarman’ı üniversiteden ihraç etti.
Mehpare hanım için ülkesindeki tüm kapılar kapanmıştı.
Türkiye’de iş bulamayınca akademik hayatını sürdürebilmek için Almanya’ya sığınmak zorunda kaldı.

İlginç bir durumdu.
Eşi Nazi zulmünden kaçıp Türkiye’ye gelmişti, kendisi darbecilerin zulmünden kaçıp Almanya’ya gitti.
Zulüm heryerde zulümdü.
Mehpare hanımın ardından Alfred Heilbronn da Almanya’ya dönmek zorunda kaldı.
Çift Almanya’da vefat etti.
Türkiye’ye bıraktıkları en büyük eser İstanbul’daki “Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi” idi.
Bu bahçede her yıl  yüzlerce öğrenci eğitim görüyordu.
Türkiye’nin botanik ve farmakoloji insanları burada yetişiyordu.
İstanbul ve çevresinde yaşayan insanlar bahçeyi ücretsiz ziyaret ediyor, değişik bitki türlerini görüyordu.
Dün haber geldi.
Botanik Bahçesi Diyanet İşleri'ne devredildi.
Gerekçede şöyle yazıyordu.
Osmanlı döneminde bu alanda Şeyhülislamlık makamı vardı, bahçeyi boşaltın.”






Düşünür der ki,
“Bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göç eder.”
Farkında mısınız?
Bir bir terkediyorlar.
Göçmen kuşlar bir daha dönmemek üzere gidiyorlar.
Bu göç mevsimi daha kaç yıl sürer?
Kim bilir.




Yorumlar

  1. Maalesef dünyanın her yerinde böyle

    YanıtlaSil
  2. Vahşi kapitalizm savaş istiyor. Bu yüzden din ve milliyetçilik artarken, bilim ve sanat darbe üstüne darbe yiyor.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

AHMET KAYA İLE FİKRET KIZILOK TAŞLAMASI

..VE O ANDA GÖKTEN BİR GEYİK DÜŞTÜ.

TÜRKİYE'NİN BİR NUMARALI KADINININ SIRLARLA DOLU YAŞAM ÖYKÜSÜ.