SELAM OLSUN CAN'A CAN KATANLARA



Yaklaşık 3,5 ay öncesiydi.
Datça Kültür Sanat Dayanışması olarak yıllardır yapılamayanı yapmak için sıvadık kollarımızı.
Gençler tecrübeliler bir araya geldik.
Günlerce toplandık, defalarca konuştuk.
Zaman zaman sert tartışmalarımız oldu.
Bazen arızalar yaptık.
Bazen su kaynattık.
Bazen lastik patlattık.
Ama işimizi asla yarı yolda bırakmadık.
Yol uzundu.
Yol zorluydu.
Paranın her alanda hüküm sürdüğü, herşeyin ticarete dönüştüğü bir dönemde önümüzde iki seçenek vardı.
Ya arkamızı bir kaç büyük sermaye grubuna dayayıp, sponsorluk anlaşması yapacaktık.
Ya da bu toplumda uzun yıllar unutturulan imece yöntemini hayata geçirecektik.
İlki kolaydı.
Zoru seçtik.
Bu festivalde ne kadar çok insanın emeği, teri, desteği, yüreği olursa o kadar iyiydi.
Çünkü Can Yücel’in yaşam felsefesine ve politik duruşuna ikincisi yakışırdı.
“Gelin Can’a can katalım” sloganı ile imeceyi başlattık.
Büyük ilgi gördü.
Festivale katılan tüm sanatçılar karşılıksız Datça’ya koştu.
Oteller konuklarımızı ağırlamak için ücretsiz odalarını açtı.
Lokantalar menüleriyle misafirlerimizi ağırladı.
Ayakkabı boyacısı Ahmet’ten, Datça’nın duyarlı işadamlarına kadar onlarca insan, şirket, kurum imeceye destek verdi.
İzmirli yoldaşlar aralarında para toplayıp gönderdi.
Festival afişimizin grafik tasarımından baskısına, el broşürlerinden flamalara kadar çok şey imeceyle karşılandı.
OHAL şartlarında Can Yücel ismiyle bir festival düzenlemenin zorlukları vardı.
Özellikle havuz medyasında yer almak imkansızdı.
Sosyal medya girdi devreye.
Duyarlı sanatçılar, politikacılar, gazeteciler, yazarlar, müzisyenler festivali duyurmak için sosyal medyada paylaşım üzerine paylaşım yaptı.
Sesimiz milyonlara ulaştı.
Onlarca gönüllü festival boyu gece gündüz gücümüze güç kattı.
En zor anımızda inşaatından jeneratör yetiştirenler unutulur mu?
Geceyarısı yağmur altında meydana sahne kuranlar.
Masaları, sandalyeleri taşıyanlar.
Stantları hazırlayanlar.
Afişleri, posterleri asanlar,
Program broşürlerini dağıtanlar.
Çalışanlara tepsi tepsi börek yapanlar.
Dolma saranlar.
Festivale yüreğini koyan, sert rüzgarda sesini yitirmesine rağmen ayakta kalan Şebnem Sönmez.
Hızırşah Piknik Alanı’na tankerlerle su ulaştıranlar.
Datça Belediye Başkanı Gürsel Uçar ve belediye çalışanları.
Muğla’dan 300 kitabı sırt çantalarına koyup, bisikletle festival alanına getiren bisikletçiler.
Eskişehir Tepebaşı Belediyesi’nin temizlik işçileri.
CHP Gençlik Kolları'nın emeği.
HDP Datça İlçe Örgütü'nün yardımları.
Datça Arama Kurtarma Derneği’nin tedbirleri.
Datça Dağcılık ve Doğa Sporları Derneği'nin dayanışması.
Datça halkını meydana ve piknik alanına taşıyanlar.
Gece gündüz uyumayanlar.
Can'a can katanlar.
Unutulur mu?



Bize yüreklerini açanlara, elimize el verenlere, gücümüze güç katanlara selam olsun.
Hepsine ama hepsine sonsuz teşekkürler.
Sonunda 40’dan fazla müzisyenin, 10’dan fazla şair ve yazarın, onlarca ressam ve fotoğraf sanatçısının katılımıyla, 11 ayrı mekanda, farklı farklı etkinliklerle festivali tamamladık.
Can Yücel Kültür Sanat Festivali’ni tekrar Datça’ya kazandırdık.

Başarılı mıyız?
Buna kamuoyu karar verecek.
Eksiklerimiz. kusurlarımız var mı?
Var.
Olması da doğaldır.
Çünkü çalışan hata yapar.
Oturan hata yapmaz.
Oturan sadece nutuk atar.
Önemli olan hatalardan ders çıkarmaktır.

Eleştiriler mi?
Elbette olacaktır, olmalıdır da.
Yeter ki, eleştiri olsun.
Suçlama, karalama olmasın.

Sözü Can Yücel’e bağlayarak bitirelim.
“Ne güzel bir yer burası,
Nereden buldun bu Datça’yı?
Elimle koymuş gibi buldum.”



NOT: Yukarıdaki satırlar DKSD'nin değil benim kişisel ifadelerimdir. İçinde bulunmaktan büyük mutluluk ve onur duyduğum Datça Kültür Sanat Dayanışması'ndaki tüm arkadaşlarımı, kardeşlerimi, yoldaşlarımı böyle bir etkinliğe imza attıkları için kutluyorum.
Fotoğraflar: Muzaffer Özgen

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AHMET KAYA İLE FİKRET KIZILOK TAŞLAMASI

..VE O ANDA GÖKTEN BİR GEYİK DÜŞTÜ.

TÜRKİYE'NİN BİR NUMARALI KADINININ SIRLARLA DOLU YAŞAM ÖYKÜSÜ.