5 Ocak 2025 Pazar

YAZIKLAR OLSUN HEPİMİZE

Yağmur kesildi.
Sular çekildi.
Belgeselci arkadaşım Orhan Soylu çekti bu fotoğrafları.
Ortaya çıkan tablo, insanlığın doğaya karşı işlediği en büyük suçlardan birinin sessiz ama bir o kadar da sarsıcı bir belgesi.

Her yer çöp. Plastik torbalar, kimyasal kalıntılar, inşaat artıkları.
Tonlarca kilometrelerce atık.
Üstelik bunların büyük bir kısmı doğrudan denize karıştı,  güzelim koylar zehirle kaplandı. Denizin mavisi, insanın açgözlülüğünden ve umursamazlığından griye dönüştü.

Dünyayı tekne ile dolaşan ilk denizcilerimizden Sadun Boro, yaşamının son günlerinde bu duruma dikkat çekmişti. Onun şu sözleri hâlâ kulaklarımızda yankılanıyor:

"Dünyanın hemen hemen tüm koylarını gezdim. Doğaya bizim kadar kötü davranan bir toplum görmedim. Daha beş nesil önce birbirini yiyen yamyamlar bile çevreye bizden daha duyarlı."

Bu cümleler bir utanç vesikası gibi önümüzde duruyor. İnsan eliyle yaratılan bu yıkımı görmek, yalnızca doğaya değil, kendi vicdanımıza karşı da işlenmiş bir suçun itirafı gibi.

Ama asıl soru şu: Biz buna nasıl izin verdik? 
Kendi yaşadığımız toprakları, berrak denizleri, yemyeşil doğayı çöplüğe çeviren bu kör düzeni nasıl görmezden geldik? 
Sessizliğimizle bu suça ortak olmadık mı?

Sadece kirliliği değil, kendi kayıtsızlığımızı da sorgulamalıyız. Eğer doğa böyle acı çekiyorsa, bunun suçlusu sadece bizi yönetenler, atıkları bırakanlar değil, aynı zamanda onlara ses çıkarmayan, tepki göstermeyen hepimiziz.
Hesap sormayan biziz!
Yazıklar olsun bize.

Doğayı tüketirken, aslında kendi geleceğimizi, çocuklarımızın yaşamını ve ortak değerlerimizi de tüketiyoruz. Eğer bu kısır döngüye bir son vermezsek, çöplükte yaşamayı hak eden bir toplum olarak tarihe geçeceğiz. Ve o zaman, doğanın bize "lanet olsun" deyişini gerçekten duyacağız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne çıkan

KARANLIĞI DELEN IŞIĞIN ÇOCUĞU

Fırtına, geceyi delip geçen şimşeklerle Hırvatistan Smiljan köyünün ufkunu aydınlatıyordu. Küçük bir taş evin içinde bir kadın s...