AHMET KAYA'YI ANARKEN



Bugün Ahmet Kaya'nın ölüm yıldönümü.
19 yıl önce sürgünde kaybettik özgün ve protest müziğin usta ismini.
Ahmet Kaya adı her anıldığında kendi mesleğimle ilgili bir utanç, bir kahpelik  gelir aklıma.
Şöyle ki.
Derler ya, satılık kalemler bazen karanlık güçlerin silahı olur, karalar utanmaksızın insanlığı.
Bu da öyle bir örnek işte.

Yıl 1999'du.
Ahmet Kaya'nın "Kürtçe bir klip çekeceğim, televizyonlar yayınlamasın da göreyim" dediği için afaroz edildiği günlerdi.
13 Şubat günü Türk Basınının sözde amiral gemisi Hürriyet Gazetesi, 1. sayfasında "Ayıp Ettin Gözüm" manşetiyle bir haber yayınladı.
Haberde, Ahmet Kaya'nın 1993 yılında Berlin'de Kürdistan haritası önünde konser verdiği yazıyordu.
Yanında da koskocaman bir fotoğraf vardı..
Fotoğrafta Ahmet Kaya sazı kucağında, ellerini açmış, arkasında da dev gibi bir Kürdistan bayrağı..
Üstelik fotoğrafın öyküsü bile yazılmıştı.
Hem de neler neler yazılmıştı.
Haber büyük infial yarattı.
Toplum ayaklandı.
Gösteriler başladı.
Küfürler, tehditler.
Havada linç kokusu vardı.
..Ve Ahmet Kaya çareyi yurtdışına çıkmakta buldu.

*. *. *

O Fransa'da iken, eşi Gültan Kaya Hürriyet Gazetesi'ni mahkemeye verdi.
Ahmet Kaya'nın o konsere katılmadığını söyledi.
Haberin yalan, fotoğrafın da montaj olduğunu ileri sürdü.
Mahkeme Hürriyet Gazetesi'nden fotoğrafın aslını istedi.
Ne acıdır ki, Hürriyet dokuz sutuna manşet yaptığı o fotoğrafın aslını mahkemeye sunamadı.
Çünkü o fotoğraf bir hayal ürünüydü.
Bir fotomontaj, bir kahpe tuzaktı.
Sadece mahkemeye resmi bir yazıyla "Elimizde böyle bir fotoğraf bulunmamaktadır" demekle yetindiler.
Fotoğraf sözde kaybolmuştu.
Aslında kaybolan insanlık onuru ve gazetecilik mesleğinin ilkeleriydi.

*. *. *

Malcolm X'in bir sözünü hatırlamakta var.

"EĞER DİKKAT ETMEZSENİZ, GAZETELER MAZLUMLARDAN NEFRET ETMENİZE, ZALİMLERİ SEVMENİZE NEDEN OLUR"

Yorumlar

  1. Birçok meslek erbabına, zaman zaman derin mevkilerden "iş" gelir. Bu işe yapan, tek seferde dünyalığı doğrultabilir.
    Kimi fahişeye, konuk devlet adamını ağırlaması, kimi matbaaya önemli ve gizli bir baskı işi (mesela başbakanlık basımevi işçileri grevdeyken resmi gazeteyi basmak, kimi gazeteye ulusal veya uluslararası boyutta asparagas haber sipariş edilir. Gazeteciliğe ilk başladığım 1981 veya 1982 de bir sabah Hürriyet, Yeni Asır, Günaydın ve Milliyet gazetelerinin hepsinde 8 sütuna manşet olan "İzmir'de yunan casusu yakalandı" manşetini görünce kesinlikle kovulacağımı düşünmüş ancak haber müdürüm sadece gülümsemiş, "Gazetelerde böyle haberler olur ara sıra. Sen haber falan atlamadın, işine bak" demişti. O haber hiç olmazsa bir insanı hedef almamıştı. Ama haysiyetsizce avantalara alışmış bir yapıda herşeyi yazdırmak mümkün.
    Bakınız bugün!..
    MuKe

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

AHMET KAYA İLE FİKRET KIZILOK TAŞLAMASI

..VE O ANDA GÖKTEN BİR GEYİK DÜŞTÜ.

TÜRKİYE'NİN BİR NUMARALI KADINININ SIRLARLA DOLU YAŞAM ÖYKÜSÜ.