17 Ağustos 2021 Salı

SİYASİ EMELLER VE RANT UĞRUNA SELE KURBAN EDİLEN BİR BELDE


Bir zamanlar "Gevene" idi adı.

Sonra Pazaryeri yaptılar.

Kastamonu'nun Abana ilçesine bağlı güzel bir köydü.
Ezine Çayı'nın yatağının yamaçlarına kurulmuştu.
Evler kargirdi.
Adından da anlaşılacağı gibi büyük bir pazarı vardı.
Her hafta Perşembe günleri kurulan pazar bölgenin en bereketli, en hareketli alış veriş yeriydi.
Çevre köylerde yetiştirilen meyva ve sebzeler bu pazarda alıcı bulurdu.
Ayrıca her yıl Ağustos ayının son haftası 15 günlük bir panayır kurulurdu.
Bu panayır da çok ünlüydü.
Özellikle İstanbul, Ankara gibi büyük kentlerden gelen tüccar sınıfı buradan çok büyük miktarlarda sebze, meyva siparişi verir, ticari anlaşmalar yapardı.
Hatta Mısır'dan gelip alış veriş yapanlar bile vardı.
Köyün hemen yanında bir Rum mezarlığı bulunuyordu.

Izmana, Aya, Zırma, Gerdiç, Narba, Hene, Mimir, Kilmes gibi yerleşimlerden gelen Rumlar bu mezarlıkta atalarına dua ederdi.
Cumhuriyet sonrası devlet tarafından adı Bozkurt olarak değiştirilse de, halk eski ismini kullanmayı, "Pazaryeri" demeyi tercih etmişti.
1950 yılına gelindiğinde köyün nüfusu bine yaklaşmıştı.
O yıl Türkiye'de seçimler vardı.
Pazaryeri halkı çok büyük bir oranda seçimi kazanan Demokrat Parti'ye oy vermişti.
Bağlı olduğu ilçe Abana ise tümüyle Cumhuriyet Halk Partisi'ne.
İşte bu siyasi farklılık yörede kutuplaşmalara neden oldu.
Kutuplaşmadan beslenenler için bundan büyük bir fırsat olmazdı.
1952 yılında Demokrat Parti iktidarı kendisine oy veren Pazaryeri'ni ilçe yaparak ödüllendirdi.
Kendisine oy vermeyen Abana'yı ise cezalandırdı. İlçe statüsünden çıkarıp, köye çevirdi.(1)
1953 yılında ismi tekrar Bozkurt olarak değiştirildi ve belediye kuruldu.
İşte o tarihten sonra Pazaryeri'nin kaderi değişti.
Yerleşim yamaçlardan nehir yatağına kaymaya başladı.
Kargir evler yerini betona bıraktı.
Bir zamanlar pazar yeri kurulan bölge artık koskoca bir şantiyeydi.
O eski Rum mezarlığı bile inşaatla doldu, o bölgeye çarşı kuruldu.
Cumhuriyet Halk Partisi belediye statüsünün Abana'dan alınıp, Bozkurt'a verilmesine itiraz etti.
Mecliste tartışmalar yaşandı.
CHP tarafından Anayasa Mahkemesi'ne götürülen iptal başvurusu reddedildi.
1960 ihtilalinden sonra Bozkurt'un ilçe statüsü korunurken, Abana da tekrar ilçe yapıldı.(2)
Böylece yöredeki kutuplaşma önlenmek istendi.
Oysa iki ilçe arasında sadece 3 kilometrelik bir uzaklık vardı.
Abana ve Bozkurt Türkiye'nin birbirine en yakın iki ilçesi oldu.
Peki sonra.

Sonrası malum.
Her yıl daha çok inşaat, artan nüfus,  dereyatağına verilen imar izinleri.
Plansız, altyapısız ve  denetimsiz büyüme.
Çevredeki ağaçların kesilip, derelere set çekilmesi.
HES'lerin her yeri sarması.
Biten tarım, kaybolan pazar kültürü, köylerin terkedilmesi.
Para, para, para.
Ve sonuç.
Büyük bir sel felaketi, onlarca ölü, onlarca kayıp, yıkılan evler, dağılan yuvalar, milyarca liralık zarar.

Önce Gevene'ydi adı, sonra Pazaryeri, şimdi Bozkurt.
Bir zamanların şirin bir köyüydü Karadeniz'in.
Siyasi emeller ve rant uğruna sele kurban edildi.
Yüzlerce köy gibi.
Ders alınır mı acaba?




1- https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d09/c026/b020/tbmm090260200404.pdf )

 2-( https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/MM__/d02/c027/mm__02027073ss0634.pdf )

1 Ağustos 2021 Pazar

YANGIN YERİNDE MERMERE KAZINMIŞ BİR MEKTUP



Manavgat yanıyor.
Ege ve Akdeniz'in çok yerinde olduğu gibi Manavgat alevler arasında.
Köyler, mahalleler boşaltılıyor.
İnsanlar evsiz kalıyor.
Yüzlerce hayvan telef oldu.
Koyunları yangının ortasında kalan bir köylü ağlayarak, çevresine sesleniyor.
"Yardım edecek kimse yok mu?"
Maalesef yok çünkü herkes can derdinde.
Yedi vatandaşımız yanarak yaşama veda etti.
Çok sayıda yaralı var.
Ortalık cehennem gibi.
Manavgatlılar diğer yangın mağdurları gibi devletten yardım bekliyor.

*.   *.   *

MS 260'lı yıllardı.
Pers baskısı, kuraklık ve artan nüfus nedeniyle Manavgat'ta(Side) büyükbir kaos yaşanıyordu.
Açlık tehlikesi ile karşı karşıyaydılar.
Oysa tahıl üretiminde çok başarılıydılar.
Ancak yetiştirdikleri  bu tahılın büyük kısmını Roma Ordusu'na vergi olarak gönderiyorlardı.
O yıl da bu vergiyi öderlerse aç kalacaklardı.
Kenti yönetenler düşündüler, taşındılar ve son çare olarak dönemin Roma İmparatoru Publius Licinnius Gallienus'a bir mektup göndermeyi kararlaştırdılar.
Bu onlar için son umuttu.
Belki İmparator Gallienus vicdanının sesini dinler ve Manavgat'tı  vergiden muaf tutardı.
Mektup Roma'ya gitti.
Bir süre geçti, cevap yoktu.
Artık umutları tükenmek üzereydi.
Ama bir gün bölgenin Roma valisi, bir grup lejyonun korumasında at üstünde Side'ye  geldi.
Elinde bir mektup vardı.
Mektup İmparator Gallienus'tandı.
Halkı agoraya topladılar ve vali yüksek sesle mektubu okudu.

"15 yıldır halk vekilliği yetkisine sahip, 7 kere konsül olmuş, İmparator Publius Licinnius Gallienus kent yöneticilerini, meclisini ve halkını selamlıyor. Ülkenizin kendi kendine yeterli olduğuna kesinlikle inandığım için bu kötü durumun ortaya çıkışıyla ilgili ülke dışından bir yardıma ihtiyacınızın olabileceğini hiç düşünmedim. İhtiyacınızı karşılamaya yönelik bir çözüm buldum ve kentin kullanımı için gönderilen buğdayın vergi ödemelerinden muaf tutulmanızı emrettim."

Manavgatlılar büyük sevinç yaşadı.

Side kenti "Yüce Gallienus" sesleriyle yankılandı.
Artık aç kalmayacaklardı.
Artık çocuklarını doyurabileceklerdi.
Yetiştirdikleri tahıl kendilerine yeterdi.
Manavgatlılar imparatorun bu jestini yıllar boyu unutmadı.
Hayatlarını kurtaran bu mektubu bir mermere kazıyarak, kentin en iyi yerine diktiler.

*.   *.   *

Yıl 2021.
Manavgat ve çevresi yine zor durumda.
Milyonlarca insan devletten yardım bekliyor.
Yangın bölgesine giden devlet yöneticileri eğer Side Müzesi'ne uğrarlarsa,  İmparator Gallienus'un mermere kazınan o mektubunu okuyabilirler.
Olur a, o mektup belki örnek olur.
İnsanlar dağıtılan çayları afiyetle içer!

Öne çıkan

PİYANOLARI DA ZİNCİRE VURURLAR

Bir piyanoyu neden susturmak ister bir rejim? Bu sorunun cevabı, sadece müzikte değil, müziğin taşıdığı anlamda gizli. Çünkü b...